Dikkat! Bu sayfadaki tüm girdiler turkcell ve isbankası aracılığı ile şahsıma sağlanmış e-imza ile korunmaktadır.

Beni koruyun!

Beni Koruyun

18 Mart 2011 Cuma

Çiçeklerimizle aşk yaşıyoruz


Yan tarafta görmüş olduğunuz küçümenler ablamın yetiştirmiş olduğu bursaspor çiçeği ve sümbül. Kendisi sıkıntıdan ne yapacağını şaşırdığı için bir süredir çiçek yetiştiriyor ve evde küçük çaplı bir sera kurmakla meşgul. Biberinden domatesine, domatesinden rengarenk çiçeklere, lalelere, hatta kahve çiçeklerine kadar yetiştiriyor. Aslında yaptığı olumlu birşey. Çiçek iyidir. Bir süre kendisini "hadi len bunalımlı karı" diye aşağıladıktan sonra çiçek yetiştirebilmenin yetenek olduğunu farketmemle aynı duruma düştüm.
Bende bir ara narcicius adında bir soğan almıştım ama henüz köklenmediği için eve getiremedim, sanırım ekti ama köklenmeden vermiyor, sapık valla :)
Bir tane lale getirdi, köklenmiş, çıkmış, büyümeyede başlamış. Ne renk olacağı belli değilmiş. Yatıp kalkıp turuncu yada kırmızı olsun diye dua ediyorum. Kolay değil arkadaş. Bunalımdan çıkmak yada yükünü hafifletmek için insan herşeyi kabullenebiliyor. Konu çiçek tohumu yada lale soğanı olunca iş değişmiyor.
Diyalog
Ablam: Bak o çiçeğe iyi bak, arada camı aç odana hava girsin, camın önünden ayırma güneş görsün.
Ben: Tamam abla biliyorum.
Ablam: Ha birde klasik müzik dinleteceksin, arada sev okşa, konuş çiçeklerinle.
Ben: Yuh!! Delirmedim daha ben be! Adama sapık derler.
Ablam: Yaaaa niye ben sapıkmıyım şimdi? (surat düşer, gözler küçük yeğenim gibi bakmaya başlar, ajitasyona geçer)
Ben: E kısmen öylesin. Çiçekle konuşulurmu ya?

Bir kaç gün sonra
Bu atarlara giren ben dışarı çıkmadan önce whispering's solo piano radyoyu açıyorum. Çiçekler solo piano dinliyorlar güneşin altında eyleşirlerken. Gece yatmadan önce yapraklarını okşuyorum, konuşuyorum, seviyorum falan. Yani bu akıma kapıldım. Yapılacak hiç birşey yok maalesef.
Ara ara sağ kenarda büyüdükçe slayt olarak yayınlayacağım küçümenin resimlerini. Bende nasıl olacağını çok ama çok merak ediyorum. Daha önce hiç böyle birşey yapmamıştım. Bütün bunlara rağmen ruh halimde zerre kadar değişiklik yok.
Bugün yine okuldaydım. Nedensizce biraz durgundum. Biraz bunalımlıydım. İçimde tuhaf bir ağırlık var.
Bu arada son model birşey keşfettim, dinginliğimin nedeni oda olabilir.
Lavanta yağı aldım geçenlerde. Şampuanımın içine döktüm biraz, biraz saç kremimin. Temizlik suyuna damlattım. Herşeye gideri var kısaca deneyebilirsiniz. Dinlendiriyor. Yastıklara sürüldüğünde uykuyu rahatlatıp artırıyormuş. Saçlarımın yanığı için birde susam yağı alacağım yakında. Bir ara dışarı çıkabilirsem.
Bizim buralarda şaypa süpermarketleri var, sizin oralardada varsa eğer etna yayıncılığın romanları 3 liradan satılıyor. 3 adet aldım. Sırayla, babam ve ben, hazin bir aşk, tehlikeli cazibe.
Her çıkışımda alıyorum neredeyse. Benim gibi manyak kitapkolik bir insana çabuk biter bunlar sanırım. Şuan okunması gereken 7 kitabım var, hayırlı olsun. Süpermarkette satılan kitapların geri kalanının listeside şöyle. Direk çok satanlar listesi yani.

Bu akşamlık benden bu kadar sevdiceklerim. Herkese yarın sabah güzel rüyalardan uyanmış olmak gibi bir takım polyannaca dileklerim var, buyrunuz. Muck muck!!

2 yorum:

  1. bilmem kaç ay önce çiçekciden yaklaşık 10 tane lale ve sümbül soğanı almıştım. evde bulduğum boş bir algida kutusuna toprak doldurdum ve ektim bazılarını. sonra balkona koydum, ilk başlarda düzenli suladım ama sonra unutmuşum gitmiş. 1 hafta önce bi baktım sümbül dallanıp budaklanmış, rengi de beyaz. bi de tam ne olduğunu çözemediğim sarı bir çiçek açmış yanında, adam bana lale diye kakalamıştı onu ama alakası yok. çok güzel kokuyor gerçi, bu yüzden çiçekci adamı affediyorum :P ha bu arada ikinci fotoğraftaki gibi bi bitki daha çıkmış algida kutusunun içinde ama ne olduğunu henüz çözemedim. böyle sırf taze soğan gibi yeşil, upuzun ve sert bir bitki formunda şu an, çiçek açacağı günü sabırsızlıkla bekliyorum :P

    YanıtlaSil
  2. Açar açar yakındır :) Her gün su vermek gerekmiyor. Bi kaç günde bir versen yetiyor. Yazın her gün sula derim. Birde imkanın varsa yağmurda bırak.

    YanıtlaSil