Dikkat! Bu sayfadaki tüm girdiler turkcell ve isbankası aracılığı ile şahsıma sağlanmış e-imza ile korunmaktadır.

Beni koruyun!

Beni Koruyun

14 Şubat 2011 Pazartesi

Hey, mına koyim sevgililerin!


Merhaba, ben Rusyanın kuzeyinden Kumrall Sevgilisever. Sizlere bu müthiş sevgililer gününde farklı bir tatil amacıyla kullanılmakta olan bu ebesinin dini otelden sesleniyorum. Tabii, götü yiyen buyurup gelebilir, buzdan yatakların üzerinde sevişip günün her saati buzdan masalarımızda kırmızı şaraplarımızı yudumlayabilirsiniz. En unutulmaz sevgililer gününüzü bamya turla taçlandırın.
HSSKTR!
Lan Allah belamı vermesin çok havamdayım. Eğer azıcık aklım olsaydı benim bahçekapısını geçen sene sevgililer gününde böyle bir otele götürüp pipisinin donmasını keyifle izleyebilirdim. Zira bu otellerden ikandinavya ülkelerinde ve alaskadada var. Beynim sonradan çalışmayı çok iyi beceriyor.
Bu sene de çok yalnızım.
Kutlayabildiğim tek bir sevgililer günüm var benim. O da şu. Tamam, diğerlerinide kankalarla kutlamış olabilirim. Yani onlarda oldukça keyifliydi. Ama bu sene tamamen tek başımayım, evet.
Bu gün gördüklerim, duyduklarım beni ruhen zedeledi. Ama öyle sevgilisizlikten falan değil benim yaralanmalarım.
*Bir kaç hafta önce kendi isteğimle, aslında saçma sapan bahanelerle ayrıldığım sevgilim beni yemeğe çıkardı. Çoktan kabullenmişti bitişleri, gidişleri. Çok güzel bakıyordu gözleri. Öyle aşıktılar ve öyle bir gizlemişlerdiki aşkı, ağladım karşısında. Makyajım aktı. Çok ezik bir hal aldım. Önceden yaşadığım tüm aşklara lanet ettim. O gözleri nasıl kaybedebildim bir fikrim yok ama duygularımın gazına gelip boynuna atlamadım.
Bir şeyi çok iyi tecrübe ettim, bir aşkı koptuğu yerden bağlarsan, bağladığın yerden yine kopar. Sürünürsün.
Şimdi ben değil ama o beni sevmeyi ağır ödüyor. Onun ödediği bedelde bana ağır geliyor. Bana nasıl bir insansın sen? Madem sevmiyorsun niye üzülüyorsun? sorularını sorma. Ben oraları çoktan geçtim. Zira sevmek felsefemdir. Beni Allah sevmem için yaratmış resmen. Geceleri kulağıma "sev" diye fısıldıyor bir melek sesi ve ben eski sevgililerimi, hatta birbirimizin gelmişine geçmişine küfür ede ede ayrıldığımız sevgililerimi bile hala şefkatle sevebiliyorsam, bana ya melek dokunmuştur, ya biyerde kazara ruhuma fazla sevgi yüklenmiştir imalat halindeyken. Bilmiyorum anam.
Bu sevgi aşkla karıştırılmasın. Ben hiç tutkuyla aşık olmadım. Bahçekapısıyla deniz kenarında güneşin doğuşunu izlerken, "Ya hayatım kıçıma kumkaçıyo, öfff" demişliğim vardır, cevaben, "sokucam ama haaa" demişliği vardır. Ve bence haklıdır. Romantizmden hiç anlamam ben. Becerememde.
Belki de o da o yüzden gitti. Oysa ki ben onun kolunu arı soktuğunda krem, saçına ilk ak düştüğünde koparmaması için zulmetmek, başı ağrıyıp göğsüme sokulduğunda ilaç almaya gittiğim için azar yemişimdir. Çorbamın tuzu tutmadığında şevkle yemek yerine "Beceremiyorsun sen bu işi" diye güldüğü için üç gün saklı saklı ağlamışlığım vardır. Sırf o çorbayı sevmedi diye inat edip 1 ay içinde belki 20 kez yaptım. Çorba tuttu ama o görmedi. Başarısızlıklarımı gördü ama başarılarıma tanık olamamak onun azmi mi? Yoksa benim inadım mı? bilemedim hiç.
Sonra aklıma bir görüntü daha düştü. Kolunun içinde saatlerce uyudum, uyudum, uyudum. Göğsünün kokusunu hiç unutmadım. Evet, göğsündeki kılları, yüzündeki kirli sakalda elimi dolaştırmayı, hiç jöleletmediğim saçlarını ben sevdim, bariz psikopatçaydı belki ama ona şefkat göstermeyi sevdim.
O ise tutku istedi diye suçlayamam. Seçimler...
Ben unutmayı bir ayağın kırılması gibi tanımlıyorum. Bir şeyi hayatınızdan çıkartırsınız, o an direkt enjekte müthiş bir ağrınız olur. İlk bir kaç gün sıcak bir ağrıyla devam eder, sonra haftalarca üstüne bastığınızda sızlar. Arada bir yağmur yağınca sızlar. O kadar.
Şimdi ben neyin kafasını yaşıyorum ki zaten? Unutalım gitsin. Baştan alıyorum.

Bir kaç hafta önce ayrıldığım sevgilim F.B.Y masaya otururken "eskilerden söz açmak yok, arkadaşız, lütfen için rahat olsun canım" dedi. Gülümseyen gözlerinin içinde birşey gördüm. Hani bazen mutlaka herkes görmüştür o senede bir gün bakışını. Çok koduğum iç acıtan nadir bir bakıştır o. Gülümseyen gözler vardır ve aslında sen ne olduğunun farkındasındır. Kaçmak istersin, nezaketine küfrede küfrede oturursun. Öyle yaptım. Köftelerimizi itinayla yerken bana bakmamaya özen gösterdi. Bir tanıtım toplantısından geldiği için öyle giyinmişti, takım elbise, sevdiğim kehribar rengi kravatı. Hafif jöleli saçları. Düzgün traşıyla öbür bahçekapısı hıyarından ciddi anlamda farklıydı. Yanına yakışmıyordum. Şişmanım, sarışınım ve diplerim çıkmış. Üstelik feci önemli bir ziyaretten dönüyordum. Yani kısaca berbattım.
Cebinden her zaman yaptığı gibi saklamam için bir kağıt çıkardı.
"7.2.2011 Senede bir gün"
Bana baktı, kağıda bakarken gözlerimi tutmaya çalışarak yanaklarımdan süzülen yaşlarımı baş parmağıyla sildi. Ve bana dedi ki, "Bu benim hatamdı. Sürekli içki içen, içince ne yaptığını bilmeyen insanları sevmediğini biliyordum. Üstelik mazisi tercihleri yüzünden karışık bir adamım. Sen bana ayağa kalkmam için el verdin ve kısmen kaldırdın, minnettarım. Kararına saygım sonsuz. Beni öyle sevememeni anladım, yurt dışına çıktığımda iyice kafa dinledim, sonunda kalbimle aklım uzlaştı. Senden tek ricam bu kağıdı diğerleri gibi sakla ve her sene 7 şubatta yemek yiyelim. Çünkü sen beni bunalımlarımdan kurtaran kadınsın ve seni önce şifalı kalbin için seviyorum."
Senede bir gün. Seneye onu orda bulamayabilirim. Belki bir kaç sene bulurum sonra bulamam. Belki aptalca bir replikti. Ama beni sabaha kadar ağlatmaya yetti.
Bunuda geçelim.

Bir önceki, bir kaç gün süren hayvanı face te bir arkadaşın şeysine yorum yaparken görünce Allahın gavatı demekten alıkoyamadım kendimi. İnsan ancak bu kadar şerefsiz olabilir teorisine giriyor evet. Ayrıntılar çok vahim, anlatamayacağım.
Ben çareyi sevgili biricik kardeşcağzım Onur'umla konuşmakta buldum yine. Uzun uzun...Sonra herşeyi attım Sexy back dinleye dinleye şettiriyorum bu yazıyı. Tuhaf di mi?
"Baby I'm your slave (aha) " (Bu arada çevirisini okuyorum, anam ne cenabet şarkıymış)

Bir kaç gündür başım günün her saatinde manyakça dönüyor ve ağır bir kulak çınlama travması yaşıyorum. Çarşamba gününe nörolojiye randevu aldım. Bakalım ne olacak.

Babam varis ameliyatı oldu. Söylemeden geçemeyeceğim. Evet babamla çok didişiriz, hatta bazen birbirimizden nefret etme noktasına geliriz, kabul. Bu sefer onun için biraz üzüldüm. Biraz mı? Yok, baya üzüldüm.
Ameliyata girerken çocuk gibi korktu. Bize gülümseyerek el salladı. 2 saat heyecanla bekledik. 2 saat sonra ameliyathanenin önüne tam geldiğimiz sırada çıkardılar. O uyuşukluğu bilirim. İnsan birileri beklesin ister yanında hep. Bizi orada görünce o narkozun kafasıyla bize gülümsedi. Ablamla ikimiz ağladık. Tabii ben her zamanki gibi saklamaya çalıştım.
Düşündüm. Lan adamın belden aşağısı tutmuyor narkoz yüzünden. Çocuk gibi, çişini bile tutamıyor. Babamı hiç öyle görmemiştim ben. O kadar çaresizdi ki, yanında ossura ossura sigara içsem elimden bile alamaz. Öylesine acı bir durumda. Ben yine eve gelince ağladım. Yanımızda olmasa, elimizden tutmasa, bazen babalığını yapıp destek olmasa ne olurdu? Sağlam kalan tek bir parçası bile olsa, içip içip sapıtsada, ben sanırım hala babama aşığım. Kalsın o, gitmesin. Ben evlilik üzerine bin tane hatada yapsam, elimden tutup Mudanya'ya çay içmeye götürsün. Karşısına alıp güzel güzel konuşsun. Dayımın dedikodusunu yapsın mesela, kola koy bana desin. Lan dursun, daha bi bayaaacana yaşasın o.
Evet ben karar verdim, yarını babamla geçireceğim. Ötekilerin .mına koyim.

6 yorum:

  1. hişt o nasıl başlık öyle, ayıboluyo ama kardeş! :D

    çok çok geçmiş olsun bu arada, inşallah baban çabucak iyileşir.

    YanıtlaSil
  2. Ehehe :)
    Yok kız ben kendi sevgililerime koyuyorum rahat ol :)

    YanıtlaSil
  3. canım başlığı sevdim.... :)
    peder beye çok geçmiş olsun..
    birde yeni fonu sevdim bu daha güsel olmuş... :)

    YanıtlaSil
  4. Tripçim cancım teşekkürler canım :) Bende bunu beğendim.

    YanıtlaSil
  5. kafamızdaki namus tanımını kılıf gibi sağa sola uydurmak yerine önce kendi üzerimize tam oturtabilelim ki o tanımın gerçekten adam gibi bir tanım olduğu anlaşılsın.

    YanıtlaSil
  6. Aaaa leoncuğum baksana adam namusu sadece kadınlar için zannediyor. Erkek miyim? diye sordu. Erkeksem sorun yok nasıl olsa istediğime kaykılabilirim, küfredebilirim. Allah'ım küfür etmeyeceğim, bugün bütün küfür limitimi siminyada tükettim ben.

    YanıtlaSil