Dikkat! Bu sayfadaki tüm girdiler turkcell ve isbankası aracılığı ile şahsıma sağlanmış e-imza ile korunmaktadır.

Beni koruyun!

Beni Koruyun

5 Şubat 2010 Cuma

Ablamın Paranoyaları

0 kişi izah etti



"Sayfaya girdiğimde içimdeki iç sesler : Bak seni bu gecede yalnız bırakamadım sevgili blogum. Biliyorum, sende benim gibi yalnız ve çaresizsin, dört yazıdır sana bi Allah'ın kulu selam çakmıyor. Üzülüyorsun, dertleniyorsun. Bak ben gelirken ne getirdim. Aaaa! Tekirdağ gold, hemide 70lik :D:D"
Anam iç sese bak iç sese. E tabi bilmem kaç günden beri içki içemeyen sevgili bünyem artık gudurmaya başladı. Birde sıkıntı üstüne sıkıntı olunca..
Güldüm kendime, resimleri dolaştım, anıları tazeledim falan... Aklıma yaşadığım ilginç şeyler geldi, bu akşam yaşadığım ilginç şeyleri düşündüm, öğsüz bloguma bişeyler karalamaya karar verdim.
Eski sevgili ile görüşme fikri ablamın hoşuna gitmedi.. Facebook zımbırtısında bi bağlantının altına yorum yapan eski sevgilimle gülüş cümbüş yorumlaştık, ablam çaaaat diye girdi araya kara kedi kılıklı karı, şööööle bişi yazdı (..........!!!). Şimdi hemşerim bu oraya yazılırmı? Hayır ikiside birbirinden nefret ediyo zaten. Ne gerek var germeye? Ama ablam bu sana. Bende doğal olarak, ona defalarca kez birdaha biz sevgili olmayacağız, aramızda birşey yok dememe karşın bunu yapınca, başladım saydırmaya. E ablamın eli armut neyin toplamıyor. Oda yanıt verdi. Başladı saymaya. O ayı onunla benim aramı açıyormuşta, beni ona karşı dolduruyomuşta, amanda zaten beni yoldan çıkarmaya çalışıyormuşta, ben onun dolduruşuna gelipte ablama bağırıyomuşumda, ne varmış iki tane noktada da... Çok çekilmez bir 10 dakika boyunca bunalımlı ablama laf anlattım. En sonunda bana şunları söyledi.

ablam: iyi geceler
ben: sanada
ablam: uyuz köpek!
ben: ne var!
ablam: adınıda bilirmiş
@ablam çevrimdışı

dedi ve gitti....Kocasının koynuna girdi uyudu. Bizi düşünen yok tabi. Bizim popişimiz donsun,hava 0 derecede geberelim tek başımıza iki kat yorganın altında. Ama şeytan diyo herkesi yumuver bi kerede, git kandır herifi bastır nikahı. Hani 3 senem geçti adamla. Birazda benim şımarıklığım yüzünden ayrıldık. Başıma onunlayken hiç birşey gelmedi, aksine ardımı topladı. Ama gelde anlat. Bir kere sevdiremedim. Zaten ben ne zaman birine çok bağlansam, ablam siyahlar içinde devreye girip bir sis bulutu salıveriyor ortama. Onun huyu bu. Yani yapıcak bişeyim yok. Değiştiremiyoruz fakiri.
Tabi o eski sevgili olanları görmedi, bende gönderileri bir çırpıda yok ettim. Görse de farketmiyor aslında, ablamla muhattap olmuyor adam. Aldı ağzının payını bi kaç zaman önce. Biliyor kadın deli, gaç, gaç, gaç...hem benden hem bizimkilerden. Zaten bizimkilerle yaşamak çok sakat. Tavsiye edilmez. Aileye giren bin pişman.
Bir kaç zamandır bir tuhafım fiziksel olarak. Gerçi ruhsal olarak sağlıklı olmamda mümkün değil bunların arasında. Biri diğerini tetikliyor. Dişlerim kenetleniyor bir kaç dakika. Ama çok şiddetli değil. Herşeyi sigaraya bağlamaya başladım. Ölürsem diye veda mektubu yazdım ya! Yani gerçekten her türlü göçüğüm, bakma güldüğüme falan. Sanki azrail şincik kapıyı açacak, holoooo, hayde cehennemin dibine. Vaktim mi azaldı nedir! Töbe bismillah... Kışt kışt cinler yallah.

4 Şubat 2010 Perşembe

İnsanları eleştirmekten vazgeçtim!

3 kişi izah etti

Eskiden bir paranoyam vardı benim. Sevgilisini aldatan, çıkmadan öpüşen, öylesine takılan insanlara boş kafalar gözüyle, sankim asılmaları gerekiyormuş gibi bakardım. Ah ne gam! Ben eskiden doğru dururdum. Ben eskiden entrika dolu hikayeleri ibretle izler, ders almayı bilirdim. Vah kumrall'ım ne hallere düştün be!

Beynimin her hücresinin içine etmiş o iki şahsiyete selamlarım olsun. Hepten çığrımdan çıktım ben.

"Karlı bir akşamda sevgi dolu bir yürek çarptı şehrin tepe noktalarından birinde. Öyle güzeldi ki sokaklar... İnsanın doya doya izleyesi geliyordu yolları. Sevilen, uğruna nelerin nelerin feda edildiği adamla hız yoksunu bir arabaya binildi. Kıyıda köşede bir tenhada uzun soluklu öpücüklere maruz bırakıldı beden. Adrenalinden kalp zorlandı. İnsan olmaktan çıkıldı. Ama yine de haykırılamadı bütün gerçekler. İşte o kadardı. 1 saate sığdırılmış dünyalar vardı gözlerde. Kaygan yolların ölüm korkusu vardı. Ama heryere gidilirdi o adamla. O güvenilen adama sarıldı genç kadın, bütün tehlikeleri unuttu. Bütün yaşanılanları aldı kolunun altına, bir çöp bidonuna fırlattı. Tekrar öptü, tekrar, tekrar... Yinede yetmezdi işte biliyordu. Bir zamanlar yaptığı şımarıklıkları hatırladı. Sevgi bolluğuna maruz kalıp terkettiği günü, o gün kıydığı o sevgiyi, herşeye son verişini ve kendini mahvedişini anımsadı. Sustu, gözleri doldu sarılırken. Ama ağlamadı. Ne sevgiliydiler ne arkadaş, ne sevgili olabilirlerdi nede arkadaş. Onlar adı açıklanamayan bir ilişkinin içindeyken birbirlerine sarılıp, önü kardan örtülmüş araba camını izlediler. Kadın bir günahkardı, erkek bir günahkar. Birbirini harcamış, harcamaya devam eden günahkarlar... İkiside adını koyamadıkları ilişkileri içinde kavrulup gidişlerini izliyorlardı. Ama geçmez denen zaman 1 saati 10 dakikaya çeviriyordu sanki. Birbirlerine her anlamda tutuklu kalmış, bir daha asla birbirlerine sahip olamayacaklarını bilen, asla istemeyecek olan, onlar değildiler, tamamen tekilleşmiş iki kişiydiler. Karlı bir akşamdı. Şehrin tepe noktalarından bir diğerinde sevgi dolu iki kalbin sesi duyuldu. Tanrılar gökyüzüne selam durup dua ettiler... İflah olmaz denilen iki kalp iflah olsun diye."


İşte böylece benimde "öylesine takılmalar"a karşı olan bütün tabularımı yıktım. Olabiliyormuş yani.

Artık eski sevgililerinin ağına düşen genç kızlara salak gözüyle bakmıyorum. Bana da eleştirdiğim herşey tecrübe olmasa dişimi kırıcam. Ağır olmaya başladı artık ama!

Bu akşam düşündüğüm diğer konuda aşkla ilgiliydi. Hayır duygusal modda değilim aslında. Karışık bir yaratık oldum son zamanlarda.

Bu bir ayda deli gibi aşık olan insanlar bunu başarmak için ne yapıyorlar merak ediyorum. Aşık oldukları insanları üç-beş ayda unutan insanları da merak etmeye başladım. Sonra böyle aşklar için intihar etmeye çalışan insanların ruh sağlığından şüphe ediyorum. Üzerine birden o bunalımdan çıkıp tekrar aşık olan insanlarıda. Ben bir kazmayı 1 senedir unutamadım be! Bir de hala deli divaneyim gözüm erkek cismini görmüyor. (bir başka kazmayı hariç :P)

Bir başka kazma demişken! Ahanda naptım biliyon mu? O bir başka kazma çok kanıma dokundu, inat olsun diyerekten gittim saçlarımı siyaha yakın bir çikolata kahveye boyattım :D Artık kumral değilim aslında ama olsun, kumral iyidir, güzeldir. Bu bizim bir başka kazma sarı saçı çok severdi aslında. Belki de 2 senedir onun için saçımı sarıya boyatıyodum. Ama noldu? Onun o sevgiliseverliği, o dostlukvari hali popisi sıkışınca devreye girdiği için tepem attı, onun sevmediği ne varsa yapmaya karar verdim ve saçımı siyaha yakın bir renge boyamakla başladım işe. Her gece kusar umarım beni gördüğü günden itibaren. Boynu altında kalasıca!

Gerçi herkes saçımın yeni rengine bayıldı. Evet daha bi ciddi, daha bi hoş oldu. Hem sarı saçın boku çıktı artık. Herken saçını kızılay tüp boyaları dağıtmış gibi boya allah boyattırıyo.