Dikkat! Bu sayfadaki tüm girdiler turkcell ve isbankası aracılığı ile şahsıma sağlanmış e-imza ile korunmaktadır.

Beni koruyun!

Beni Koruyun

25 Haziran 2009 Perşembe

Gelde feminist olma!

10 kişi izah etti

Gizli saklıların dünyası...

Banyo köşelerinde gebelik testi yapan, pozitif çıkmasın diye dua eden, terden sırılsıklam olanların...Sevdiği adamla sevişmiş diye vurulan, öldürülen, orospu kalıbına sokulanlanların...Temiz olma kalıbının kızlık zarına bağlananların...En sonunda kafayı fazlasıyla yiyenlerin...
Onun baskısı bunun baskısı derken yağmurdan kaçıp doluya tutulanların...en kötü ihtimalle intihar edenlerin...
Hepsini gören ben, özgürlük kalıbını nereye sığdırıp, gelecekte çocuklarıma nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Ekmek yemek, su içmek, işemek, sıçmak gibi insana özgü bir ihtiyaçtır sevişmek. Ha bir yönden risklidir. Hamile kalma ihtimali vardır sonunda, onunda çözümü bellidir. Adaletine soktuğumun dünyasında eğer bir kadın gerdek gecesinden önce sevişmişse o kadın orospudur, vurun kahpeye. Sevip evlenip, ilk gecende dövülüp, sokağa atılmak, babanın evine "kızın bozuk çıktı kayınpeder" nidalarıyla götürülmek...Mal gibi...Baba boş dururmu. Biraz psikopatsa kızı öldürür, öldürmese öldürmekten beter eder...
En azından benim peder yapar.
Geçen gece bir arkadaşımla konuşurken, hayatta sen, bir kişilik olarak kendi kararlarını kendin verecek, gerektiğinde fikirlerini kabul ettirecek kadar dominant olamamışsan, aslında bir hiçsin cümlesini kurdum. Tabi bunun sonucundada çok dayak yiyen gördüm ben. Kız kısmı hep susmalıdır. Okumamalıdır. Çalışmamalıdır. Cahil olup erkeğinin eline bakıp, herşeye boyun eğmelidir...
Bu ülkede yıllardan beri çözülemedi bu sorun. Namus kavramını bir türlü yok edemediler. Ama erkekler hiç altta kalmadılar. Geneleve gittiler, komşunun karısını, sekreteri, hemşireyi becerdiler, baldıza asılıp fantazi ürettiler, çoğunu bıraksan 24 saat porno izlediler. Hatunlarada iki şiş verdiler, onlarda sabunluk ördü.
Kısa etek giyersin orospu yaparlar, göğüsten dekolte verirsin orospu yaparlar, kırmızı ruj sürersin orospu yaparlar. Hatta artık kolsuz giyincede orospu olunuyor söylemedi demeyin.
Uzun ilişkilerde yüzük takmazsan ciddi sayılmazsın. Bak o çocukla yıllarca fingirdeşti olursun.
Yüzüğü atsan bu seferde koca bulamazsın. Eskisiyle neler neler yaptı olursun.
İnsanlara akıl sır ermiyor. İşin çivisi çıktı. Bırakın millet mutlu olsun. Bırakın porno izleyen sapık kadınlar serisi yaratmayalım bu ülkede. Hatta öyle şeylerde ortadan kalksın. Kimse çocuk pornosu var, çocuklara tecavüz ediliyor diye ağlamasın. Bunları namus kavramı adı altında sizler ürettiniz.
Ben şimdi gittim yattım desem bir ton insan ayağa kalkar. Gerçi erkeklerde artık çıkmak için bozuk kız arıyor. Gelde feminist olma!

22 Haziran 2009 Pazartesi

Aşkın tedavisi yok!

0 kişi izah etti

Bir aşk hikayesi yazılmış biryerlerde....

Biz aşka saygısı olan bir familyadan geliyoruz. Her daim aşk, her zaman aşk, ölümüne aşk aşk aşk.
Bir yerde aşk varsa, bir yerde özgürlük varsa, bir yerde kafa tutma varsa biz tak ordayız. Sezen ablanın bir şarkısı, "uzak diyarlarda evli barklı, mutluluk en çok onun hakkı" demiş. Bizim ailenin kaderi, aileye boyun eğmek, gerektiğinde aile için aşkı ters yüz etmekten geçer. Kafamıza aşk gider, sevgi, sevgili gider, aile kalır kalıbı iyice yerleştirilmiş. Biz bu yüzden nice sevgilileri sildik, ezdik. Zaten cesaret göstermek gibi bir alternatif maalesef yoktu. Evlatlıktan reddedilmeyi, yıllarca annenle babanla görüşmemeyi göz önüne alıyor, sindirebiliyorsan, naha aşk orda gidebilirsin. Her boku yemeye müsaittimde bunu yemeye değildim. İçim acıya acıya bıraktım çok sevdiğim adamı. Ayıldım bayıldım, acılar içinde kıvrandım olmadı. Geri dönüşüm yoktu.
Onaylayabildikleri birini bulduğumda ise çok aşık olamadım. İllaki belaya varacaksın. Hedefte bu sonuçta.
Hayal dünyasında yaşamamalı dedim. Alıştırıyordum tam kendimi. Bela fırladı geldi yamacıma. Uzun süre kafam allak bullak oldu.
Bazen gece sıkılıyorum. İçmekten vazgeçmediğim kahvemi, son dalı kalmış sigaramı, beyaz geceliğimide alıp terasa çıkıyorum. bacaklarımı 3. kattan aşağı sallandırıp şehir manzarasının gece yarısı ışıklarını izlerken kendime hayret ediyorum. O an yasak koyulan aşk köşebaşından dönse 3. kattan zıplarım üzerine. Öyle bir cesaret geçiyor içimden. Ama imkansızlıklarla dolu o köşebaşı, o aşk, ne o saatte gelebilir oluyor ne ben gidebilir oluyorum. Terasta kalıyor aşk.
Tamda bu yüzden bir dönem aileme nefret beslediğimi hatırlıyorum. Yeni anladım belkide benim için büyük bir iyilik yaptıklarını. Belkide sondaki gidişleri, can acılarını bildiklerinden...Tamda bu yüzden evet...
Birini tanıdım yakınlarda. Uzak diyarlarda evli barklı birini.
"Kadın bulunduğu şehirden yüzlerce kilometre uzağa tatile gider. Orada barmenlik yapan birine tutkuncasına aşık olur. Yaz aşkının devam ettiği görülmemiş bir vukuatken, bununki sanki sonsuza dek sürecekmişçesine devam eder. Tatilden dönülür, bir süre görüşülür. Bu kadın uzaktaki sevdiğine elinden gelen yardımı yapar çünkü adamın maddi durumu iyi değildir. Bir gün kadın evlenme işini ailesine açmayı dener. Annesine anlatır durumu. Annesi reddeder. Ancak beni çiğnersin evlenmek için der. Kadın bunun ardından büyük bir çaresizliğe gömülür, çıkış bulamaz. Mecbur hisseder kendini terk etmeye. Ve bunu yapar. Adam bu ölesiye aşık olduğu kadının şehrine gider. Aşkı için herşeyi göze almıştır. Kadını kaçırmak ister. Kadın reddeder. Olay bir süre sonra soğur. Kadın iletişim araçlarını değiştirir. Sil baştan yapar ne kadarda zor olsa.
Adam belki bunun hırsıyla, belki Allah'ın lütfuyla işlerini düzeltir. Dükkan açar. İyi yerlere gelir.
Kadında bu arada evlenir. Bir kızı olur. Mutlu olduğunu zanneder. Evlendiği adamı ailesi çok sever ama o...O, o kadar aşık değildir. Tamamen mantığıyla hareket etmiştir.
Sonra, yıllar sonra tesadüf eseri karşılaşırlar."
Hikayenin geri kalanı ise, acı, hüzün, umutsuzluk. Çaresizlik yada. Yapılacak birşey yok çünkü.
Aşka saygısızlığın sonucu doğan daha büyük kargaşalar ve mutsuzluklar.
Şimdi ben bunları yazdım. Sen git ananı babanı ez demiyorum. Önce mantıklı düşün diyorum. İlerde halin ne olur onu hesapla diyorum. Eğer ortada haksızlıklar varsada boyun eğme diyorum.
Çünkü zamanı geri alamazsın. Çünkü son pişmanlıkların faidesi yok diyorum.
Ben yaptım çünkü yüzde 99 haklıydılar. Bunu da düşündüm. Şimdi pişmanmıyım? O kadarda değilim aslında...
Ama insanın içi yanıyor yinede. Aşkın tedavisi yok nede olsa.
Şehirler geçiyor, yollar geçiyor, aşklar geçiyor. İnsan eninde sonunda kendine kalıyor. Kendine kalıp takkesini koyuyor önüne ve nerede hata yaptığını düşünüyor. Bulabilene aşk olsun.