Dikkat! Bu sayfadaki tüm girdiler turkcell ve isbankası aracılığı ile şahsıma sağlanmış e-imza ile korunmaktadır.

Beni koruyun!

Beni Koruyun

2 Mayıs 2011 Pazartesi

Tecavüz Senaryosu


Artık vücudumda çıkmaktan usanmayan yaralarımı pek umursamıyorum galiba. En azından öyle hissediyorum. Her gece kabus görmekte beni pek usandırmıyor açıkçası. Kötü eleştiriler almak, herşeyin boktan gitmesini de umursamıyorum. Tek hissettiğim şey üzeri örtülü bir acı. Bunu yaşarken etrafıma zararda vermiyorum artık. Kimseyle konuşmuyor, fazla düşünmemeyi yeğliyorum.
Artık bahçekapısını unuttum. Diğer tüm öküzlerimide unuttum. Hiç biri "hadi len" kıvamından öteye geçmiyor. Zamanı geri alabilseydim, belki herşeyin daha iyi olması için daha çok çabalar, bazı hataları yapmaktan sakınırdım.
Gökten birdenbire bırakılmış, ama bir türlü çakılamamış gibi hissediyorum kendimi. Hızla düşüyorum. Ama bir türlü mutlu sona ulaşamıyorum. Berbat bir duygu. Bazıları şımarıklık ettiğimi söylese bile buna pek kulak asamıyorum. Sanırım hızlı yaşadım birçok şeyi.

Kendimi sorgulayıp durmak şöyle bir kenara dursun, sanırım bende bu düşme ve çakılma hislerini uyandıran şey bir kaç sabah önce yaşadığım şoktan kaynaklanıyor.
Annemler 5 günlüğüne İsbanbula gidince evde tek başıma kalmaya başladım. Gittikleri gecenin sabahında, benim için çok erken bir vakitte telefonum çalmaya başladı. Adetimdir, asla bakmam o saatte telefonuma. Hatta bazen uyku sersemine telefonu kapatırım. Uyku benim için herşeyden önde geliyor bazen, elimde değil. Hasta varmış, acil durummuş hiç takmam.
O sabah nasıl oldu bilmiyorum, telefonumu elime aldım ve arayana baktım. Eski ama yakın bir arkadaşımın aradığını görmemle yatakta doğrulup bir kaç saniye düşündüm. Çünkü çok sık aramazdı beni. Neyse hemen açtım tabii. Sesi oldukça kötü geliyordu, kötünün ötesi berbat geliyordu.
-Kumrall, acilen görüşmemiz lazım, filanca yerdeyim ne olur çabuk gel* dedi. Sesi ağlamaklıydı ve ilk defa böyle birşey yaptığından biraz korktum. Yataktan çıkıp giyinmeye çalışırken aynı zamanda ne oldu falan gibi sorular soruyordum ama fazla ayrıntıya girmedi. Yalnızca "bana sadece sen yardım edebilirsin" dedi.
Hemen giyindim ve öylece çıktım. Çünkü o beni böyle sabahın köründe çok önemli birşey olmadan çağırmazdı.
Yanına gittiğimde hiç adeti olmadığı halde köşeye biryere oturmuş, büyük gözlükler takmış, bir çay söylemiş, bir dal sigara yakmış öylece oturuyordu. Normalde sigarada içmez, asla içmemiştir bilirim. Beni görünce ayağa kalkıp boynuma atladı. Ne olduğunu şaşırmıştım.
Karşısına oturup yüzüne dikkatlice baktığımda yüzünde fondotenle kapatılmış, yalnızca karşısında duracağınızda görebileceğiniz kocaman morluklar olduğunu farkettim. Büyük bir şok geçirdim o an. Hemen gözlüklerini çıkardım gözünden. Sol gözünde kocaman bir morluk vardı. Elimden gözlükleri alıp "ne olur çıkarma" dedi. O an en az onun kadar korkmuştum. "Bunu sana kim yaptı?" diye sordum. Ağlamaya başladı.
Bana kimseye anlatmamam için yeminler ettirdi. Sadece bana anlatabileceğini söyledi. Aslında bu yazıyı buraya yazarken çok tereddüt ettim.
Bir gece önce uzun süredir birlikte olduğu erkek arkadaşıyla bara gitmişler. Oradan çıkıncada erkek arkadaşının evine gitmişler. Bu bahsettiğim arkadaşımın ailesi 2 sene önce izmire taşınmıştı. Kendiside taşınmadan önce buradaki üniversiteyi kazandığından burada 2 arkadaşı ile ev tutmuştu. Neyse çocuğun evine gitmiş bunlar. Kız çocuğa o kadar çok güveniyordu ki, ona birşey yapacağı aklının ucuna bile gelmemiş. Çocuk buna defalarca cinsel ilişki teklifinde bulunmuş. Fakat arkadaşım kabul etmemiş. Sonra kavga etmişler. Arkadaşım taksi çağırarak eve dönmek istemiş. Erkek arkadaşı birden delirmiş. Telefonunu elinden almış, kapıları kilitlemiş ve bunu zorla yatağa bağlayıp ağzını kapatmış. Sonrası malum. Müthiş bir dayak yemiş. Defalarca tecavüze uğramış. Ve erkek arkadaşı sabah bunu ailesini aramakla tehdit edip kapı dışarı etmiş.
Bunları bana ağlayarak anlattı. Ne yapacağımı şaşırdım. Hastaneye veya polise gitmeyi reddediyordu. Eve götürdüm, duş almasına yardım ettim. Gün boyunca titredi. Arkadaşlarından birine durumu anlattım. Akşam eve dönmem gerekiyordu. Eve götüremiyordum çünkü dayımın eşi bizde kalıyordu. Gece bir kez daha sinir krizine girmiş, bayılmış. Ayıltamayınca hastaneye götürmüşler. Tabii hastanede olay anlaşılmış ve polis soruşturmuş. Şikayet etmesede sanırım kamu davası açılmış. Ertesi sabah ve cuma sabahına kadar ziyaretine gittim. En son bıraktığımda hala boş bakıyordu etrafına.
Konu hakkında yapacak bir yorumum yok.Konu baştan sona bir tartışma konusu olabilir ve ben bunu düşündükçe deli oluyorum. Konu beni çok bunalttığı için yazmak istedim.
Hep kendime söylüyorum. Kumrall, yeter artık boş beleş adamlar için üzüldüğün, insanları bu kadar çok kaale aldığın... Hayat öyle bir ellerinden alınır ki, bugün düşündüklerinin bir tekini bile düşünemez hale gelirsin...

4 yorum:

  1. off canım yaa....böyle o.ç. ları olduğu sürece kimse güvende değil.....Bunları tek tek bulup önce hadım edeceksin sonra bana göndereceksin...hatta etmedende gönderebilirsin....neyse gece gece iice sinirim bozuldu....bişeye yaramaz ama arkadaşıa çok geçmiş olsun dileklerimi ilet canım...

    YanıtlaSil
  2. dünya mayınlı bir arazi, mayın diye de bu ve bunun gibi hasta ruhlu kişilere diyoruz, güvenirsin, derinlerini bilmezsin, tabi üstüne basarsın infilak edersin yazıda kıza olduğu gibi, o zaman anlarsın hatanı, o yüzden bu tip insanlar yani en derinlerdeki mayınlar yanı başımızda da olabilir ve farkında olamayabiliriz, o yüzden hiç kimse kendi çevresini manyınsız arazi ilan etmesin, kendini belli eden mayınlara da kimse gidip bilerek basmaz kendi hayatından vazgeçmedikçe, belli bir bölge değil tüm bölge tehlikeli, bu mayınların bittiği çevreyi tehlikeli ilan edip, o çevredeki insanları baskı altına almaktan ziyade kendi gezindiğimiz bölgenin de temiz olmadığını bilelim, saygılar...

    YanıtlaSil
  3. yaşadıklarımı hatırladım .. ağladım

    YanıtlaSil
  4. Her kimsen... Seni üzdüysem özür dilerim.

    YanıtlaSil