Dikkat! Bu sayfadaki tüm girdiler turkcell ve isbankası aracılığı ile şahsıma sağlanmış e-imza ile korunmaktadır.

Beni koruyun!

Beni Koruyun

11 Mart 2008 Salı

Ve metropollerin rezaleti...


(Şekil 1)

Onun muhtemelen 80'li yıllara ait bir belediye otobüsü olduğunu sanıyorsunuz..Hatta aklınıza şuan müzede durduğu geliyor...Peki yanılıyorsunuz desem ne kadar şaşırırdınız..?

O kadar yorgundumki, çizim yapmanın verdiği aptallıkla bir an önce otobüse binip, en arkalarda bi koltuğa oturup eve kadar uyumak istiyordum...
Otobüs gecikmeye başlamıştı...Durakta elimde sigara her an birine dalacak gözlerle etrafıma bakınmaktaydım...Ama bir türlü beklenen otobüs gelmiyordu...
Büyük bir şehrin bir uçtan bir ucu..Vakit geç, hava kararmaya başlamış bile...Otobüs gelmiyor, cepte sadece bir vesaitlik para var..Eh öğrenci milletiyiz sonuçta...Tek sığınak sigara...
20 dakikalık bir rötardan sonra otobüs geliyor...Büyük bir sevinç var içimde..Arka koltuk hayali kurmaktayım...Ama oda ne, otobüs tıka basa..En aşağı 200 kişi otobüsün içinde istif olmuş vaziyette...Bir sonrakide 30 dakika sonra gelecek...Evede geç kalıyorum zaten...Bindim...
Önce şöföre pis pis baktım..Şöförde bana tabii..Adam büyük ihtimalle biraz daha yolcu alabilmek uğruna tam 1 saattir yolculara arkaya ilerleyin diye bağırmış olmalı...Belkide uzun bir süredir sigara içemediğinden sinirli...Yada arkadaki öğrencilerin parfüm kokularının birbirine karışmasından dolayı otobüsün içi birahaneyi andırdığından...
Zorla biniyorum...Arkamdan bir iki kişi daha...
Kartımı gösterdikten sonra, "bu otobüs neden 20 dakikadır yok" diye soruyorum...Adam ters ters bakmaya devam ediyor..."18,10 da gelecek olan otobüs arıza yaptı bacım." yanıtını alıyorum...Tabii kumrall durmaz, illada şöförle kısa bir komik hatırası olacak...Tabi birazda psikopata bağlayarak... "İyide şöför bey, işten çıktık bide üzerine yarım saat bekledik durakta..." Hızlı bir hareketle vitesi değiştiren şöför amca, pis bakışlarını aynen devam ettirerek, "roket takılı değil bacım otobüste, Allah'ın körüklüsü işte..."

Şekil 1de gördüğünüz araç bugün tamda benim işten çıkış anımda bozulmuş olan ve onun tıpa tıp yumurta ikizi olan, bindiğim araçlardan biri...Üretim tarihini bilen yok..Yıllardır toplam 1 buçuk saat süren bir güzergahta çalışan ve değiştirilmemiş bir araç...
Yolcuların birbirlerine yapışmış vaziyette katettikleri bir buçuk saatlik bir yol...
Burası Türkiye..Burası Türkiye'nin en büyük kentlerinden biri...Bursa...
Bir otobüs bozulduğu an felç olan bir yolculuk...Çileden çıkmış şöförler..Yıkılacakmış gibi yol alan her yanı dağılmış otobüsler..Ve belediyeye para ödeyerek (otobüs bakım onarım masraflarınıda kapsar bu ücretler) bindiğimiz otobüsler...Biz bunlara canlarımızı teslim ediyoruz...

Bir ara otobüs yavaş yavaş boşalmaya başladığında centilmen bir genç beyefendi (!) bana yerini veriyor...Topuklarımı farketmiştir büyük ihtimalle...
Şehrin merkezine yaklaştığımızda metro istasyonlarını farkediyorum...Test sürüşü (!) yapıyor metro...Yolcunun güvenliği için (!)...Hani teknik hata falan...
İçimden bizim canımız nerede dedim...Sabah otobüsün altından sesler geliyor, akşam arıza yapıyor..200 kişi aynı araçta geliyoruz...Bir yanımız göstermelik metropol, ulaşım kolaylığı cart curt, bir tarafımız ölüme her an daha yakın...İnsanın belediyeyi basası geliyor...Öğrenciyseniz, değil 20 dakika, 1 saatte rötar yapsa seve seve beklersiniz....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder