Dikkat! Bu sayfadaki tüm girdiler turkcell ve isbankası aracılığı ile şahsıma sağlanmış e-imza ile korunmaktadır.

Beni koruyun!

Beni Koruyun

2 Nisan 2011 Cumartesi

Çıkar aheste aheste...

Çok vefasızsınız çok!
İnsan bir kaç yorum attırır şuraya. Boş beleş yazıyorum yazıyorum bi tek yorum yok... Hani bi kızın resmi vardı face'te dolaşan... Bütün numaralara çağrı atıyor, kimse dönmüyor, sonra intihar ediyor kimse beni sevmiyor diye. Vallahi öyle yapacağım... Acaba benimdemi halka açıklığım gizli?
Neyse...
Perşembe günü benim bahçekapısının doğum günü idi. Bi bok yiyip doğum gününü kutlamak gibi bir salaklık yaptım. Ay kutlamaz olaydım...!!
Aslında yaşanan olayı ballandıra ballandıra anlatabilirim. Ama içimde kalan bir parça hümanist kumrall'a saygım var.
Bunu bizim orda bi temiz dövmüşler geçen hafta. Girmemesi gereken bir sokağa girmiş. Aslında dövmüşler demek az kaçar. Linç etmeye çalışmışlar. Arabasına yüksek miktarda hasar vermişler. Kafasını büyük taşlarla yarmışlar, burnu kırılmış... Bu olay evime bi kaç yüz metre mesafede olmuş.
Aklına hemen ben gelmişim. Kumrall'ın ahları tutuyor bana demiş.
Normal... Benim ahlarım tutuyor zira.
Bu kadar mı acımasızsın, hiç üzülmedin mi dersen?, üzülmedim. Sadece acıdım. Gerçi o adam acınmayı bile hak etmiyor. O bana acımışmıydı sanki? Hayır...
Kinci değilim, bu onun doğum gününü kutlamamdan bile anlaşılır. Bu inceliği yaptım.
Uzun uzun konuştuk. Benden devamlı helallik istedi, işlerim rast gitmiyor, çok mutsuzum dedi. Senin ahların artık beni aştı dedi. Ben ona ah etmiştim, her ne kadar içi rahatlasın diye sana ah etmedim behçekapısı desem bile, etmiştim, kabul ediyorum bunu. Hatta o araba kafanda paralansın inşallah demişliğim dahi vardır. Ha dersen, bu adam senin canını bu kadar pis mi yaktı diye, evet pis yaktı. Telafisiz bir şekilde canımı acıttı. Bunlardan uzun uzun bahsedemem, zira bu benim özelime fazlası ile girmekte... Ve benim canım yanınca illaki çıkıyor. Maksadım, safım, iyiyim, bana kötülük yapan cezasını bulur ahkamı kesmek değil, böyle triplere hiç girmedim bu güne dek. Her zaman Allah'ım sen bilirsin! demişimdir. Allah'ım bilir. Onun adaletine hep güvendim, bir saniye bile, en kötü anlarımda bile adaletine isyan etmedim. Ha 5-6 ay, ha 10-15 sene sonra çıkar yapılan kötülük, biliyoum bunu.
Bu seferki ah tutmaları çok arka arkaya oldu. Birazcık üzüldüm, çok azıcık... Ama genel olarak hala içten içe hakkımı helal etmedim adama, sadece Allah'ın adaletine bıraktım olayı artık. O nasıl biliyorsa öyle yapsın. Uğraşacak halde değilim.
Konuşmamızın sonuna doğru kafasına aldığı darbelerden olsa gerek, biraz abarttı yine, konuyu saptırdı, söylediklerimden kendine göre manalar çıkarmaya başladı... Hemen kapattım. Artık onunla uğraşamıyorum, kaldıramıyorum, sürekli aynı şeyleri başa sarıp sarıp kendimi ifade etmeye çalışmaktan yoruldum. Ne hali varsa görsün. Kaş yaparken göz çıkarıyor.
Olayları bizim orda olmasına rağmen duymamıştım. İyiki iletişim kurmuşum. O da Allah'ın hikmeti işte... Duyurdu.
Şimdi şunu çok iyi biliyorum, suç onunda söylediği ve yıkmaya çalıştığı gibi bende değil. O yaptıklarının cezasını bir bir ödeyecek ve bende mutlu-mutsuz karışımı bir şey olacağım.
Yanlış mı düşünüyorum acaba?

1 yorum: