Dikkat! Bu sayfadaki tüm girdiler turkcell ve isbankası aracılığı ile şahsıma sağlanmış e-imza ile korunmaktadır.

Beni koruyun!

Beni Koruyun

29 Mart 2009 Pazar

Devlet - Part 1


Çokmu acıtıyordu yoksa benmi acıyı seviyordum?



*Yıllarca bildiklerimi savundum, başkaldırdım, isyanımı vurdum çok kez gözlerime. Konuşamadım, susturuldum. Artık susamıyorum. Artık çok defa bağırmak istiyorum insanların yüzüne gerçekleri. Bazen yapıyorumda... Ama suratıma yediğim mal bakışlar dışında birşey elde edemeyince susuyorum.

Dün gece uzun bir uyku çektim kendi çapımda. Yaklaşık 12 saat süren bu uyku esnasında elimde kalan bir tek rüya oldu. Klasik rüyalardan değildi. Beni etkisine aldı, çeneme vurdu hatta, sürekli konuştumda konuştum. Hiç susmadım hiiiiç....

"Bir tepedeyim, ortalık açık maviye bulanmış,gözümde akmaya hazır, yavaşça süzülen bir damla yaş, o kadar acınacak bir haldeydimki...

Üzerimde uzun beyaz bir elbise gördüm. Göğsü dantelli. Ben ot gibi duruyorum öylece. Kendime kızıyorum nedensizce. Sonra birden deniz doluyor heryer. Deniz mi beni yutuyor, ben mi denizi inan bilmiyorum. Karışıp binlerce parçaya bölünüyorum."

Çok şey bilenlerden oldum hep, her yüzde pislik buldum. Her taraftan başka başka hikayeler fışkırıyor ve ben susuyordum.

Birileri hep haklıydı, hep onların acıları en iyisiydi. Dikkat çekmek için yaptıkları o kadar belliydiki aslında. Güleryüzle destek olmaya çalıştım. 19 yılımı bilmeden bu aptallarla uğraşarak, kendimi bitirerek harcadım.

Nedense her canı acıyan kusmak, rahatlamak için beni seçiyordu.

En son sevgilim işsizdi. Benden onun kahrını, parasızlığını, kuru ekmek ve soğanını yıllarca çekmemi bekledi. Canı her istediğinde arayıp bana bağırdı, bana döktü kinini. Bense sustum.

Birileri sokakta hep öldü. Bir çoğu açlıktan, parasızlıktan, soğuktan... Bir çoğuda nedensizce kendini bu aziz Türk milletine çok daha iyi bir yaşam sağlamak için. Bizim hayretle ve küfrederek izlediğimiz insanlardı onlar. Gizliydiler, kimse yüzlerini görmezdi, her zaman partilerin ağzında derinsel şeyler içeren cümlelerle anılırlardı.

Gördüm onları. Ellerini öpmek istedim.

O yüzlerle burun buruna geldim. Hayat hikayelerini hıçkıra hıçkıra ağlayarak dinlediğim o gün onlara minnet duydum.

Çok gerçek biliyorum şimdi. Hatta bilmem gerekenden çok çok daha fazlasını. Ve bu durumdan nefret ediyorum.

Ben artık acı hissetmiyorum. Eskiden sevgilim beni terketti diye parçalanmama gülüyorum.

Nefret ediyorum dünyadan. Barış içinde olmayan, aç dünyadan... Bu dünyayı liderlik ünvanıyla götüren günümüz salaklarındanda..

Ah atam...

Kalkta gör milletinin halini. Seni sevmiyorlar. Seni karıyla kızla oynaştın diye iftiralara gark edip, mezarında parçalıyorlar. Ve ben susturuluyorum.

Ocak ocak bölünmüş ülkeni, ne kurduğun partin, ne kurduğun meclisin yönetebilir halde. TDK, TTK yalan oldu atam. Herkes para için savaşıyor şimdi. Ve ben utanarak, yavaşça zehirlenerek, kusamayarak ve mücadele edemeyerek ölüyorum...Ve bizler, bilenler, ölüyoruz...

Yarın gidip bütün oylarımı altı oka atarken, tek düşündüğüm gerçek bir solcu olduğum için oylarımı oraya attığım olacak...

Gerçekleri bilmek yine beni kasıp kavuracak...

Ben bunu uzatırım, o yüzden yarıda kesiyorum. Birinci olanı kutlamak için part 2 de buluşuruz...

2 yorum:

  1. Merhaba,
    üzülme arkadaşım..
    Yalnız değilsin en azından dünyada..Var senin gibi bir miktar kelaynak kuşu, Birecik'te değil muhtelif yerlerde yaşıyor olmak koşuluyla..
    Şöyle düşün mutlu ol..Onlar hem mutsuz hem bunu bile anlamıyor..
    Çıplaklar ve bunu bilmiyorlar..
    Kal sağlıcakla..

    YanıtlaSil
  2. Keşke hep düşlediğimiz mavilikler olsaydı...Ama bu gidişle dahada griye gömüleceğiz...

    YanıtlaSil