Dikkat! Bu sayfadaki tüm girdiler turkcell ve isbankası aracılığı ile şahsıma sağlanmış e-imza ile korunmaktadır.

Beni koruyun!

Beni Koruyun

10 Ekim 2008 Cuma

Eylül çok ani geldi...


Olmadı. Baştan alalım bir şeyleri.

Kargaşa vardı. Başım ağrıyordu belki de… Bilmiyorum… Yahut hatırlayamıyorum.

En kötüsü de bu. Yani hatırlayamamak…

Karışıktım ve karışan düğümleri çözmeye çalışıyordum. En kötüsü ne olabilir ki?

Biraz sonra hiç tanıdık gelmeyen, hiçbir kıpırtı yaratmayan bir şeyler elimi tutuyor. Bense yardımı kabul etmek yerine geri çeviriyorum.

Mevsim sonbahar olmasına rağmen hala bir yerlerden yaza dair kokular duyuyorum. Dayanamıyorum. Çok sıkıyor elimde olmadan. Kalkıyorum. Sessizce çıkıyorum.

Kaçar gibi… Kurtulmayı çok ister gibi belki de…

Neden anlaşılmaz ki söylenenler, söylenmeye çalışılanlar…

Sonbahar yaprağı gibiyim, savrulmaya çok hazır…

Eylül çok ani geldi bana. Ben daha yaza savuracaktım oysaki saçlarımı. Yaz yağmurlarında ıslanıp, sinsice akıtacaktım kinimi…

Bu yüzden olabilir eylüle dargınlığım.

Hızlı adımlar atıyorum. Bir an evvel kavuşmaya çalışıyorum huzura.

En son ne zaman hayat renkli olmasına rağmen siyah-beyazdı etraf?

Çok uzun zaman geçti üstünden biliyorum.

Bıktım.

Aslında özlediğim o olmayabilir. O kadar birikti ki nefret içimde. Hiç fark etmiyor biliyorum. Nereye döksem kaldıramayıp, kendi içine döküleni de hesaba katıp, geri veriyor bana. En zoru da bu olsa gerek işte.

O suya girmek istedim. Birkaç adım atıp, kollarımı açıp, geriye doğru kendimi bırakmayı… Gökyüzündeki maviliği ve eylülün buz gibi esen yelini hissetmeyi…

Peki ben ne yaptım?

Susmayı seçeceğime konuştum da konuştum.

Hayır, susmalıydım. Ufuğa bakıp, oraya doğru fırlatmalıydım içimdekileri. Hiç geri gelmesin diye…

Ben susamadım. Anlattım. Ağlaya ağlaya…

Sonra da haykırdım.

Susmalıydım.

Susup içimde biriktirmeye devam etmeliydim.

Bense konuştum.

Neler olmuyor ki…

Kısacık bir yolda, kısacık bir mesafede yılları hissettim ben…

Yaz rüzgarını, yaz yağmurunu doya doya hapsedemedim içime…

Sonbahar çok ani geldi.

Henüz yeni kaçmışken, yine kaçmak istiyorum…

Çok saçma bir döngü evet…

Buraya kadar…

Pes ediyorum evet…

Gidip geldiğim her yalnızlıkta, aynı noktaya dönüp durmak kadar alakasız bir hayat benimkisi.

Bu hayatın içinde kaybolmayı tercih eden biri varsa bile, çok uzun sürmez benim bu halim yüzünden…

Artık sabah olsa…

Artık güneşi görsem de kurtulsam diyorum…

Karayı görenler gibi…

Ya özgür olacaksın, yada tutsak…

Kader değil, kısmet de değil…

Tamamen benim enteresanlığım işte…

Artık durun…

Artık yüklenmeyi kesin ne olur…

Kalıp, kendimi temizlemek istiyorum…

Arınana kadar…

Çok uzun sürecek biliyorum…

Ama arınmadan çıkamıyorum düzlüğe…

Eylül çok ani geldi be arkadaş…

Sonra döndüm. Küçük adımlar ve asık bir suratla. Büyük bir suçluluk duygusunuda alarak yanıma…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder