Dikkat! Bu sayfadaki tüm girdiler turkcell ve isbankası aracılığı ile şahsıma sağlanmış e-imza ile korunmaktadır.

Beni koruyun!

Beni Koruyun

14 Eylül 2010 Salı

Bir garip yaşam öyküsü


Yoğun istek üzerine bir yazı girmek istedim şimdi... :)
Aslında anlatacağım olay bu ülkede her gün binlerce kez yaşanmıyor. Ama benim başıma gelmesi bundan dolayıdır herhalde. Enteresan şeyler bana patlar hep.
Yazmadan önce bir arkadaşımın benden eklememi istediği birşey vardı. Onun sözlerini aktarıyorum şimdi; "bunu yazan kişi, (nereye yazacağını nasıl yazacağını bilmiyorum) bugün ve son bir kaç günden beri çok kötü şeyler yaşıyor. Ona beni anladığı için sonsuz minnettarım. Ben onun bu kötü halini çok kez görmedim. Biliyorum kesinlikle göstermezdi ama o an benden başka kimse yoktu orada. İyi insanların varlığı beni memnun ediyor. Tam 3 saattir hikayemizi anlatması için yalvarıyorum. Bu yüzden kimliğim açık olabilir ama umurumda değil. Bu kızın yüzü gülmeli. Yazmayı ve anlatmayı çok sevdiğini bildiğim için yapıyorum. Bu trajikomik hikaye onun güncesinde olmalı. Seni seviyorum tatlım!"(imla hatalarını düzelttim.)

Aslında gerçekten aşırı komikti. Hala aklıma geldikçe gülüyorum.
@2008 sonbarıydı.
Köyde bir düğüne gidicem, ama saçlarım felaket durumda ve kestirmem lazım. Merkezde alelacele bir kuaföre giriyorum, para falan umurumda değil, dışarıda yağmur var, gitmemize 2-3 saat var. O saçlar kesilmeli, bir şekilde fönlenmeli.
İçeriye girdiğim an kapıda dalllllyaaaannnn gibi bir çocuk görüyorum ve mest oluyorum. Hani böyle sadece dizilerde olur sandığınız tipler olur ya, uzun boylu mavi gözlü, kaslı maslı. İçimden maşallah maşallah diye diye giriyorum salona beklemeye başlıyorum. Bir on-onbeş dakika sonra beni koltuğa alıyor. Soruyor, kesiyor, saçlarıma meleklermiş gibi davranıyor, gülümsemesine hasta oluyorum falan. O an köy möy uçuyor tabi benim kuş beynimden. Orada kalıp onu saç keserken seyretmek isiyorum. Muhabbet ederken kakılıp kalıyorum. Deli oluyorum kısaca.
O günkü sakarlığımı, aptal davranışlarımı şimdi anlattığında kahkahalarla gülüyoruz.
Neyse bi kaç gün ben o büyüde dolanıyorum, facebook karıştırıyorum, neti alt üst ediyorum, bi iz, bi imdat bekliyorum ama yok. Aklımda patronun seslendiği klasik Türk ismi ve birde kuaförün adı var o kadar.
Sonra vazgeçiyorum, eski sevgilimle barışıyorum. Unutulup gidiyor.

Bir gün tekrar kuaföre gitmem gerekti. Aynı kuaföre gittim ve o adamı tekrar gördüm. O zamanda kış sonu falandı herhalde tam olarak anımsayamıyorum. Kuaför bomboştu, benim okulumun olduğu ilçeye gitmem gerekiyordu, sabah saatleriydi. Oda kuaförde tek başınaydı.
Aynı sıcacık, çekici gülümsemeyle açtı kapıyı. Sabah olduğu ve ben bir vampir gibi yaşadığım için uykusuz, aptal bir haldeydim. Önce bana kahve ikram etti. Biraz sohbet ettik. Hemen hatırladı ikinci kez geldiğini. Ne kadar doğal davranmaya çalışsam da, karşımdaki kıvanç tatlıtuğ-murat boz çakması gibi yürürken elimi kolumu koyacak yer bulamıyordum.
O gün ben kuaförden çıkana dek kimse gelmedi. Ne patronu, ne müşterisi. Benimle kahve içti, hatta kahveleri kendisi yaptı, hayatımda hiç biyerde o kadar güzel kokan bir kahve içmemiştim ben.
Birbirimizden mail adreslerimizi aldık, telefon numaramı verdim falan. Hülyalar içinde ilçeme kakılmaya gittim.
Sonra araşmaya, konuşmaya falan başladık ama hani hoşlanmasını geçtim, müthiş dost olmuştuk. Acayip güzel bir enerjisi vardı. Ne zaman buruk olsam hissedermiş gibi zıplayıp koşuyordu imdadıma. Konuşmaya ara versek bile, canım sıkkın olduğunda arıyordu ve ben acayip şaşırıyordum.
Bahara doğru bir kez daha gittim şehre, işte aileme göreyim falan gibilerinden. Bunu yolda gördüm o gün tesadüfen. İzin güne rastlamışım, ayrılamadık, koca gün gezdik dolaştık. Akşamüstü Bursa'da gün batımını en güzel gören tepeye, tophaneye oturduk öyle izliyoruz. Orda çalışan bir arkadaşı varmış, bize kıyağından türk kahvesi yaptı getirdi. Ben anlatıyorum o anlatıyor.
Şu cümleleri ve itirafı hiç unutamıycam. (Yeri ve zamanı unutmuştum, anımsamaya çalışırken kendisi hatırlattı ayrıca teşekkürler.)
"Canım, bakarsan seninki dert değil, gelip geçici şeyler yaşadıkların. Benim öyle bir derdim var ki, asla geçmeyecek." dedi. O an kanser falan olduğunu sandım. Başka bişey beklemiyordum. Herhalde kötü bir hastalığı falan vardı. İçimden, dalyan gibi çocuk, ah ah, diye üzülürken o bombayı patlattı.
"Kızlar bana kuaförde hep aynı bakışı atıyor. Hepsi o kadar güzel ki, bende fena değilim, farkındayım. Ama ben hiçbirinizle çıkamıyorum, çünkü gay'im"
O an gülmeye başladığımı (böyle delirmiş gibi ama, sinir krizi gibiydi) hatırlıyorum. Ben güldükçe o güldü. Ben güldükçe o daha çok güldü. Bir ara biraz hafifleyince, "Sen ne sandın?" dedi. Ben ne sandığımı söyleyince daha beter olduk.
Birdaha asla bana dokunduğunda korkmadım.
Yalan söylediğini hiç düşünmedim. Hani insanın gözüne baktığınız an, o basit bir kaç ışıktan ne söylediğini anlarsınız ya, onun gibi birşey işte.
Hatta itiraf ediyim, onu denedim. Yaklaştım, sıkıştırdım, öpmeye çalıştım. Her seferinde tokat yemenin eşiğinden döndüm. Ama napiyim, insan her gün gay ve çok yakışıklı bir adamla karşılaşmıyor.
Uzun süreden beri görüşmüyorduk aslında. Bunların gizli bir derneği bile var. Hani sevgili bulmak için değil, birbirlerine manevi olarak destek olmak için. Bende gittim oraya, birsürü arkadaşıyla tanıştım. Ve ben gay adamların arasında hiç sapık, sapkın, abuk sabuk lakayt birşeyle karşılaşmadım. Hepsi çok kültürlü çok şekerler. Hiç biri ayooool diye konuşmuyor mesela. Ülkemizdeki benzetmeler çok garip.
Bir kaç ay evvel kısaca ismi F.B.Y olan bir arkadaşıyla tanıştırdı. Aynı evde yaşıyorlar ama sevgili falan değiller. Çok sıkı dostlar. FBY iç mimar, bizim kuaförde belli zaten. Çok kez birlikte playstation futbol falan oynadıklarını gördüm. Erkek gibi küfredebiliyorlar. Ses tonları garip değil. Hala onları anlayabilmiş değilim. Kafama gayliğin kadına benzmekten ibaret olduğu o kadar yerleşmiş ki şaşırıyorum ikisine de.

Son olarak, o kadar bunalmışım ki bir kaç gündür, dün öyle sokağa attım kendimi yürüyorum. Sanki deli herif hissetmiş gibi çat bi mesaj geldi. "Tatlım biz bugün izindeyiz, dışarıdayız, çay içmeye gidiyoruz, müsaitsen seni de olalım" diye. Baktım şifam bunalımlarda değil, hadi dedim gideyim. Kaçak kaçak 2 saatliğine benim okulun olduğu ilçeye kaçtık. Hem gözümüz gönlümüz açılsın hem toparlayayım diye herhalde. Arabada benim kuaför yüzümü gözümü kapattı. O derece berbat görünüyormuşum öyle söyledi. O kapatmadan ben dizine yatıp ağladım 15-20 dakka. Böğüre böğüre tabii... Neden olması gerekenler yok, başımda iki tane zır deli var diye... Birde herşeye olumlu olumlu bakıp beni deli ediyorlardı. Tabi söylediklerinin tam tersi çıktı. Birileri beni fena halde kekliyormuş yeni öğrendik.
Hala benim kuaförle FBY ' ye "az uğraşsak özünüze dönersiniz olum, lan hadi azcık uğraşalım lan?" dediğim olduğunda başıma ellerine ne geçerse fırlatıp gülmeye başlıyorlar.
İkisinide çok sevdim ben. Dünyada böyle acıklı hikayelerin yanında çok iyi insanların olduğunu bilmek çk güzel. Ve tabiiki bir kız için birine, acaba art niyeti olurmu diye düşünmeden sarılıyor olabilmek harika birşey. Tabii, kimse özünden çıkacak şekilde doğmasın. Herkesin normali haktır diyerek hikayeyi kapatıyorum.
Bursalı'lar kuaför kuaför aramayın, çökerim tepenize :)
İnşallah iç mimarlar odasında (lisedeki işyerimdi) dedikodu patlamaz diye umut ediyorum.

10 yorum:

  1. kus beyinli =) itiraf ettigim gunu beni kuaforde sıkıstırdıgın gunle karistiriyodun saatlerdir. kafan karisikken seninle gezmicem bi daha.
    ne denir kalemine saglikm demem lazım?
    cok guzel anlatmissin. artik agladigini gormek istemiyorum. aglarken makyaj yapamiyorum sana. meslegimden soguyorum. ve birsey daha sen denemeye devam et. hayir beni degil ötekini. oda kiymet bilir hala polyana gibi konusuyorum degilmi? dostlar catlamaz aptalca seylerden uzulme sen. hayat bize vurdu sana da vurur herkese vurur ama o gunesin dogdugu gunu gorcez seninde soyledigin gibi tatlim.
    sunu tuttum. cok guzelsin bitanem ama ben gay'im! =) kac kere soyledim sacinla ugrasirken kulagina egilip.
    seni cok seviyorum simdi giderim mutsuz bir gununde perilerim beni gonderir sana tatlim =) merak etme canimmmmm.......... =)

    YanıtlaSil
  2. ilginc :) bende her zaman dusunmusumdur erkekler kizlardan cok daha iyi arkadas oluyor cogu zaman diye ;)

    YanıtlaSil
  3. Hepsi öle diye bir kaide yok tabii... Ama aradan çıkıyormuş. :)

    YanıtlaSil
  4. Ha ha .. Neyse çok da geç keşfetsenizde ikincil bir hayatın varlığını sonunda farketmişsiniz. Ve o hayatta herşey yatağa kadar masum gibi gözükür tabidir ki.. Gay dizinde ağlayan kadınlara tavsiyem sayıları erkek toplamının %10 u olan ve gay olmayan gerçek erkeklerden birinin dizinde de hesapsız kütapsız ard niyetsiz ağlanabileceğini hatırlatmak olmalı.. Siz o şansta değil veya o %10 a erişemiyorsanzı buna kader diyelim. Ve bir hatırlatma daha gay sayısı azımsanmayacak derecede çoktur (ayol diye bahsettiklerinize gay kesimde başka isimler verilir, onlara bakarak kendinizi aldanmışlığınıza biz erkek milletini toptan sokmayınız).. Bu arada gay'liğe karşı değilim, erkekler arasındaki gay sayısını bildiğimden çoğunluğa karşı olabilmem doğaya aykırılık teşkil eder.. :) T.T

    YanıtlaSil
  5. Toplumdaki eşcinsel sayısını(oradan yola çıkarak gay sayısını) merak ediyorsanız Güner Kuban'ın bu konudaki röportajını okumanızı salık veririm. Söylediği rakam size dünyayı kafanızda hayal ettiğinizden daha gerçek bir yere oturtmanızda yardımcı olacaktır.. T.T

    YanıtlaSil
  6. Bu adama eşcinsel dermisiniz??? :)) I.T

    http://www.google.com.tr/images?q=Bryan+Batt+resim&rlz=1I7ACAW_trTR332TR332&oe=UTF-8&redir_esc=&um=1&ie=UTF-8&source=univ&ei=qEWVTNLFM8bKswbm4qFb&sa=X&oi=image_result_group&ct=title&resnum=1&ved=0CCcQsAQwAA&biw=828&bih=395

    YanıtlaSil
  7. I.T değil T.T olacak. Ben gay değilim. Karşı olmamak onayladığım manası taşımamalı. Erkek olmak kolay kolay herkesin harcı değildir !!! T.T

    YanıtlaSil
  8. Enteresan bir yaklaşım olmuş...
    Ben gayleri severim. Kadına saygıları var en azından ve çok duyarlılar (normal erkeklere göre)
    Bu yüzden olsa gerek yazmak istedim bunu. İnsanların kafalarında kalıplaşmış şeyler var.

    YanıtlaSil
  9. Bir gülücük atayım. Sizin gayleri seviyorum sözünüze bende lezbiyenleri seviyorumla karşılık verince ne hissediyorsanız bende aynısını siz söyleyince hissettim(normallik neyse normal hatunlar lezbiyenleri pek sevmez.Dizlerinde ağlarken rahat durmadıklarından olsa gerek :P) T.T

    YanıtlaSil
  10. Biseks,zartseks zurtseks vesair terimleri ardına sığınmayan, azınlıkta kalan gerçek HETEROSEKSÜELLERE ÖZGÜRLÜK diyerek sözümü bağlayayım. T.T

    YanıtlaSil