Dikkat! Bu sayfadaki tüm girdiler turkcell ve isbankası aracılığı ile şahsıma sağlanmış e-imza ile korunmaktadır.

Beni koruyun!

Beni Koruyun

13 Eylül 2008 Cumartesi

Son Söz

Uzun veda cümlelerini sevmem aslında..
Veda ederken ağlamayı, hüzünlenmeyide hiç sevmem...
Bavulumu toparlamadım...
Herşey aynı yerinde duruyor..Kıyafetlerim, okuduğum siyasi kitaplar, başkaldırmayı öğretmiş, kaçıp gitmeyi düşündüren, özgürlüğü ifade eden manzara tablosu...
Sigara paketlerini dizdiğim o küçük dolabın yanı bile öylece duruyor..
Parfümlerimi çantama doldurmadım..
Makyaj malzemelerime hiç ellemedim..
Ojelerimi sildim...
Pamukların ağır aseton kokusuyla doldu odam...
Herşeyi olduğu yerde görmek istiyorum...
Halimi bir görseniz...
Üzerimde ablamın hamileliğinde giydiği ve o halde bile bana bol gelmeyen elbisesi...
Başımda mavi bir eşarp var..Bandana niyetine sardım...Kulağımın az üzerinden düğümledim..
Küçükkende öyle yapardım...
Ağlardım bu odada..Bu odada intihar ettim..Bu odada kan döktüm, burda savaştım, burda geçirdim bütün sinir krizlerimi..
Burda uyudum ablamla..
Burda çay içtim, burda sigara içtim..
Küsünce buraya kapattım kendimi..
Burda öğrendim sevgiliden kilometrelerce uzak olmayı...
Burda aldatıldığımı öğrendim...
Burda beğenildim..
Burda içtim geberene kadar...
Burda gittim, burda kaldım...
Burda inançları uğruna ölenleri özledim..Onlar gibi olmayı..
Burda inançlarımdan vazgeçmeyi, susmak ve türevlerini bir bir kendime yedirdim..
Burda sevdim ilk defa..Ve ilk defa bu odanın camında hissettim yalnızlığı, ölümü, acıyı....
Bütün hayatım bu izbe, küçük, duman altı olmuş ve inadına çay kokusuyla dolmuş odada geçti..
Şimdi gidiyorum..
Diyeceksiniz ki çok uzun bir zaman değil, tamamen elveda etmeyeceksin..Bir gün elbette döneceksin..
Hayır..
Günün birinde yabancılaşmış bir misafir konumunda uyuyacağım tekrar..
Belki evimi özleyeceğim işte o gün..
Belki ait olduğum yeri karıştıracağım...
Ben evimden, annemden, çok kızdığım babamdan hiç ayrı kalmadımki..
Hiç yabancı olmadım buralara...
Hiç bırakmadım bu duvarları...
Şimdi ağladığımda yanımda bir annem olmayacak...
Tek başıma savaşmak zorundayım...
Tek başıma gelmeliyim yine hayatın üstesinden...
Aldatanlarla, üzenlerle, bir tekme atanlarla yine...Yine ben savaşmak zorundayım...
"Gülümse..."
Çok tanıdık bir melodi..
"Tut ki karnım acıktı
Anneme küstüm
Tüm şehir bana küstü
Bir kedim bile yok
Anlıyor musun
Hadi gülümse
Belki şehre bir film gelir
Bir güzel orman olur yazılarda
İklim değişir Akdeniz olur
Gülümse
Gülümse hadi gülümse
Bulutlar gitsin
Yoksa ben nasıl yenilenirim"


Hepinizde tebessüm görmek istiyorum...

Küçük kızınız koca bir kadın oldu..
Umarsız ve heycanlı gitmiyor..
Umursuyor..
Heycanını yenmiş olarak gidiyor...
Sürgün her yerde sürgündür..
Bir şekilde sürülecektim..
Bunu hakettim...
Sürgünümü evime 3 saat uzaklıkta, yakın, lakin uzak, çok uzak bir yere yedim ben...
Hak ettim..
Yine aynı kadın sesi...
"fırtınada ak ayazda
sürgün her yerde hep yalnızdır
gül açsa da kuş uçsa da
görmez dargındır
her durakta her uykuda
sürgün her nefeste yalnızdır
her şafakta her yudumda
hasret sancıdır"

....mısralarını dizdi gırtlağıma
Hoşçakalın..
Yokluğumu aratmayın...
Mevsiminiz hep kiraz bahçelerinden olsun...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder