Dikkat! Bu sayfadaki tüm girdiler turkcell ve isbankası aracılığı ile şahsıma sağlanmış e-imza ile korunmaktadır.

Beni koruyun!

Beni Koruyun

16 Kasım 2011 Çarşamba

Bir Daha!


Eh, insan değişir.
Geçenlerde, jazz dinlemeye gittiğimiz mekanda elimde şarap kadehini evirip çevirirken kenks'im söylendi. *Kızım, ne olacak bu senin halin? Hayır ne evlenebiliyorsun, ne iş bulabiliyorsun, ne aşık olabiliyorsun... Yata yata karpuzu büyütüyorsun* gibi bir takım abuk sabuk, kafa göz daldırıcı, sinirleri zıplattırıcı cümleler kurdu. Boş boş baktım. Platform topuklu ayakkabılarımdan birini çıkarıp beynini delmek istedim, ortam nezihti yapamadım.
Yürüdüm, uzun yolları severim. Şöyle serin bir kış günüyse hele. Dondurucu soğuk değil ama tam ayarında olmalı. Yürüdüm, o serin, dinlendirici havayı içime çeke çeke yürüdüm. Düşündüm. Hayatın mına koyayım onu geç, şimdi, şuan dön arkana uzun uzun seyret o güzel yılları. Pişmanlıkları sil at. Her yaşadığın an için tekrar mutlu ol. Aşkların için, arkadaşların için. Yapılan her hataya gülümse, insansın. Hata yapmadan geçer mi?
Hata yaptım. Biliyorum. İnsanlık hali işte.
Bir platonik, bir ciddi uzun ilişkiden sonra hem kendi kendime, hem çift takılmayı öğrendim. Bu ikisini öğrenebildiysen kingsin zaten. Kendine yetmeyide bilirsin, bir başkasına da. Hani herkesin bazen dolabını açıp simsiyah giyinmesine sebep olacak bir ilk aşkı vardır ya yarım yamalak kalmış, onu yaşıyorum şuan. 4 ilişki geriye gittim yalan olmasın, sebepsizce küfrediyorum. Hani o klasik laf, her insan bir kez aşık olur dangalaklığı... O lafı ilk kim söylediyse onun ağzına sıçayım.
Geçenlerde sap gibi gidip bir kahve içtim. Sabah saatleriydi. Öyle önümdeki gazeteyi okuyordum boş boş. Benim öküz girdi ekrana, öylece hanın kapısından süzüldü, yanında liseliden hallice bir hatun. Farketmeden geçip 2 yandaki masaya oturdular. Kızla surat surata kaldım. Yüzündeki sivilceleri saydım, penguen makyajına odaklandım. Bacaklarıda çarpıktı. Üstelik dişlekti. Ne bileyim insan biraz çıta yükseltir. Bu ne zaman görsem yanında daha salak biriyle... Tövbe yarabbim. Bursa mı küçüktür nedir anlamadım. Ayda bir karşılaşıyoruz.
Şuan verebileceğim en iyi nasihat, kimseye sonsuz güven beslemeyeceksin.

Ne kadar yükselirsem yükseleyim yine oturacağım yer kendi popomun üzeri oluyor.
Geçti o romantik aşk zırvalıkları. Bitti. Bir yaşa kadarmış o aşk acısı çekmeler falan. Şimdi sorsan "ha?" derim. Ya da ben şu daldan dala cinstenim. Yok, öyle de değil. Yıllar itinayla üzerinize öfkesini kustuğunda ve siz o şanslı olmayan üçüncü sınıf insanlardansanız oluyor bu dediklerim. Bir yere kadar batıyor hayatın koydukları. Sonra bir şey oluyor, kimseye acımamaya başlıyorsunuz. Sadece kendi duygularınız için yaşıyorsunuz ve sizde o birilerinin ruhunu incitenlerden olmaya başlıyorsunuz.
Çok klas.
En azından beni ruhum için seven yarı zengin yarı karı gibi heriflerin evlilik tekliflerini kabul etseydim 7 kocalı hürmüze dönerdim.
Hayallerinin içine edildiği gün anlayacaksın bu dediklerimi.
Kimse acı çekmesin demeyi isterdim ama eğer bunu 18 yaşın altında biri olarak okuyorsan söyleyebileceğim şey çok anlamlı, kulak kesil. Biri ekrana girecek, tüm hayallerini acımadan yırtacak. Onlar benim hayallerimdi* hırpalanmasını bile yaşayamayacaksın. Dizlerinin üzerine çöküp küfürler edeceksin O'na. Seni kasıklarının arasındaki edevatına bile takmayacak. Sansürsüz sikecek gelmişini geçmişini, eşiktekini beşiktekini. Öylece bakacaksın mal mal olana bitene.
Sonra bana hak vereceksin. Ya da benim gibilere.
Sende o simsiyah giyinmiş embesillerden olup boş boş yürüyeceksin şehrin en kalabalık noktasında *şimdi ben ne bok yiyeceğim* edasıyla.
Hatırladım şimdi o günü.
Gözlerim şişmiş bir biçimde taksiye atlayıp arkadaşımın ofisine giderken şehrin en orospu parkında aldatıldığımı canlı canlı izleyişimi. İç çeke çeke bir hafta suratımı tırmalayarak ağlayışımı. Bir tokat, bir *kendine gel ebeni sikerim* küfrü sonra. Yine mi o eski dostun aşkı? Hep o günden beri oldu bunlar zaten. O günde bir cenabetlik vardı. Adam bana kankam olarak o tokadı attıktan sonra oldum ben. Şimdi bir de onun aşkıyla uğraşıyorum. Başka işim yokmuş gibi.
Bütün olay o bahçekapısında ama. Sen bilmezsin, o adamdan sonra iflah olmadım ben. Onun yanağına dokunup, *sana bir çorba yapayım* dedikten sonra çorbamın tadı bile kaçtı. Hiç tutturamadım.
Bana *ben orospu çocuğu değilim ama* dedi. Bende içten içe, *sen görüp görebileceğim en sağlam orospu çocuğusun* dedim.
En iyisi sen neden ciğerlerim elime geliyor durup durup onu anla bunu okuduktan sonra.
Bir gece ayazında unuttum kendimi yıllar önce sinir krizleri eşliğinde. Bunu bilen yok. Hava kim bilir eksi kaç derecedeydi. Yıldızlara bakıp onun gidişini sindirmek için gece ayazında unuttum kendimi. O günden beri ciğerlerim elime geliyor işte.

Şimdi bir sigara yak ve benim için bunu dinle. Kaçak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder