Son zamanlarda oluşan sınav stresi ve her zamanki gibi çalışmamak için bin takla atan ve mecburen bu akşam ders çalışacak olan ben, uzun zamandır bu güzel ve esintili mart sonu günlerini bekliyorum. Şuan terasımdan yazıyorum. Müthiş, rengarenk bir bahar tozu... Bursa uyanmış, kuşlar ortalığa çıkmış. Ananemin yıllar önce ektiği fesleğen leğeni fesleyenlerini vermeye başlamış. Babamın ektiği yeşil soğanlar büyümüş, yenmeye hazır.
Tabi nükleer bir bulut yeşil soğanlarımızın genetikleri ile oynamazsa... Zira yetiştirdiğimiz soğanlar oldukça doğal.

Bunların hepsi bir yana, dünya hakkında uzun uzun düşmemi körükleyen birşeyler oluyor. Evrensel felaketlerimiz, ülkede yaşanan cinayetler ve tecavüzler, kadınların hiçe sayılmasını tetikleyen eylemlerle birlikte daha boktan bir hale geldik. Eskiden daha azdı bunlar. En azından çocukları şeker bayramlarında alıkoyup tecavüze ve parçalamaya yönelik sapıklarımız hiç yoktu.
Yavuz bahadıroğlunun Osmanlı kitaplarını okurken tüylerim diken diken oluyor. Eğer kitaplarda anlatılanlar doğruysa, abi biz muhteşem bir milletmişiz. Ama geçmiş zaman eki almışız millet olarak. Bu gerçekten kötü. Hatta bence kötü az kaçar. Yavuz Bahadıroğlunun osmanlıyı anlatan kitaplarından sadece birini alın okuyun... Bence bu tarz yazarlar bizi düştüğümüz bok çukurundan çıkaracak. Tabiki çağdaş olmalıyız, elbette geri saymamalıyız. Ama bakıldığında, araştırıldığında, osmanlı bizden kat be kat ilerideymiş.
Hep savunuyoruz ya hani, idam cezası gericiliktir, insan hakları bilmemneboklar... Bir tecavüz olayı duyduğumuzda bunun sorumlusunu kesmek istemiyor muyuz, istemiyor musunuz? Dürüst olun.
Akıllı adamlarımız yok. Başbakanlarımız küfrediyor ve acizler. Dini kendilerine alet ediyorlar. Duruşları bile yok. Kocaman padişahlarımız öleli çok oldu. Abdulhamit geberdi gitti. Zaten sadece çöküşe neden olan padişahları ileri sürüp, hürremleri, mahidevranları sürtük gibi gösterip şanlı bir tarihin içine sıçıyoruz. 700 sene öncesinde bir kamera olmadığına üzülüyorum. Herşey geç keşfedilmiş.
Herkes kendini o kadar çok düşünüyorki, hani ben hep diyorum ya, biz millet olarak hiç okumuyoruz diye! Evet, okumuyoruz, yazmıyoruz, susuyoruz ve sadece dinliyoruz. Televizyon başından ah vah çekiyoruz. Çok caniyiz bu yüzden.
Geçen "adını feriha koydum ferihaya koysunlar diye" dizisini küçücük izledim. O ne lan! Yayın saati çocukların ayakta olduğu bir saat, en çok izlenen tv kanalı ve adamlar küfür ediyor. Evet ediyorlar, izleyen varsa bilir. Zaten oyuncuların hepsi amatör, birde lanlı lunlu argo argo konuşunca tüylerim ayağa kalktı. Yazık bize...
Bir kanuni, bir osman gazi olsaydı bugün başımızda, bir yavuz olsaydı arslanlar gibi... Değil küçücük bir çocuğa el uzatmak, emin olun bir kadına bile yan gözle bakılmazdı. Bir kadın kendi çocuğunu açlıktan sokağa atmazdı, o kadın bulunur, doyurulur maaş bağlanırdı. Bizim katmer katmer servetimiz vardı. Şimdi ne oldu? Amerikaya borcumuz var. Adamların bulunuşu bizim kuruluşumuz kadar eski değil, adamlar dünyanın süper gücü...
Kendinize sorun, neden biz bu haldeyiz acaba?
Lütfen tarihinizi ayıplamayın. Giderek dahada inançsız, çağdaşlık adı altında yobazlaşıyoruz. Zira ben çocuğuna tecavüz eden bir millete çağdaş diyemem.
Boka battık okurlarım.
Karşımda duran şehir çiçek açan koca bir ova olması gerekirken, santrallerle kuşatılmış, nükleere beş kala, kuruyup gidecek ve muhtemelen ölecek bir şehir. Şuan biryerlerde yangın var ve ben siren seslerini duyuyorum. Hemen alt taraftaki ankara yolu o kadar ses çıkarıyor ki beynim zonkluyor. Ve müthiş bir is kokusu ciğerlerimi yakıyor.
Yan taraftaki meraklı komşu muhtemelen birazdan kapının önüne çektiğimiz arabaya laf söyleyecek ve tartışacağız. Ve böylece bir milletin komşusundan çöküşünü hayretle izleyeceğim.
Her neyse...
Bugün güzel bir gün. Lalem çiçek açtığına göre hala bir umut var. Hala çiçek açıyoruz. Hala suyumuz var. Hala üşümüyoruz. Hala ve hala..
Bugün size güleceğiniz bir yazı yazamadığım için üzgünüm. İçimden gelmiyor ne yapayım?
Yazının b.ku çıksın mı?
Yakınlarda bir gün tüpte patlar diyen bir başbakan yüzünden bir daha asla yerli muz yiyemeyeceksiniz. Tabii bulutlar dağları aşamaz. Dağdan büyük ne var ki? Asla gelmez bize nükleer korkma. Evinde tüp gaz kullanıyorsan oda patlayabilir. Ölüm geldi mi alır korkma. Hem sen öldürkten sonra gelecek nesil üç kulaklı olsun ne olacak? Sen zaten ölmüşsün. Görüp üzülmeyeceksin.
Kendisi beni hiç okumayacak ama, sayın tayyib, sorarım sana, Allah artan yemeğin bile hesabını soracak, kuran öyle diyor. Peki sana sormayacak mı? "Ya tayyib, dünyada iken ne yaptın?" "Tüp gaz rabbim" mi diyeceksin? Sana muhtemelen, "Evlatların, torunların, sorumluluğunu aldığın devlet senin yüzünden hastalıktan kırılıyor" dediğindede bir bahanen olur mu? Ağzın mı bağlanır, dilin mi bilmem.
Bu adam Allah kelamını almasın ağzına. Hak etmiyor.