Dikkat! Bu sayfadaki tüm girdiler turkcell ve isbankası aracılığı ile şahsıma sağlanmış e-imza ile korunmaktadır.

Beni koruyun!

Beni Koruyun

29 Ocak 2011 Cumartesi

Akşam Hatırası - Sanat Aşkına!

2 kişi izah etti
Bu akşamın bombası, biz bize yazışırken ortaya çıkan sanat eseri. Kırmızı resimli olan bendeniz oluyorum, diğeride can arkadaşım.
Sadece bir duvar sözüyle başlayan ve şair olmamıza neden olan o sözler. Hikaye gibi, sanat eseri gibi.
Harikayız evet :)

Orjinal metni veriyimde çalmak isteyen resim aşırmasın :)

Duvara yazılmış metin: aşk filmlerde güzel,romanlarda güzel,şiirlerde güzel,gerçeğe pek uymuyor uyduramıyoruz...(a.Ş)

Ben: Sen kurgularıma oturttuğum adam, yağmurlu ve fırtınalı havalarda camdan baktığımda hep biyerlerde sinip sigara içermişsin gibi, ansızın şiir okurmuşsun gibi, enteresan güney batılı bir gitar sesi gibi...

Alicim: her sigarayı çekişinde dumanıyla yalnızlığı boğar gibi,sessizliğini biriktirip hiç susmayanların suratına çarpmayı kafasında kurar gibi,sevdiği bir şarkıyı söylerken ıssız bir sokakta kaybolur gibi,yaşadığı günler için duvara çentik atıp kaç kere öldüğünü sayar gibi...

Ben: Birazdan aşkı bulacak gibi yaşar, bulduğundan kavrulur gider akşam sıcağında, döner durur beyaz sabun kokan çarşaflarda gam ve ter içinde...Köşebaşlarında sayar korkuyu, yalnızlığı ve müphem geleceği...

Alicim: o da kaçmak isterdi ölümden ,sevmek isterdi yaşamayı delicesine,ama hep kaçışı yaşamdan ölümeydi,ne gerek bilmiyordu bilmiyordu bu tersliği düzeltmeye...

Ben: Öğrenmek istedi sabahları güneşle uyanmayı, hep alacakaranlıktı sebebi, sustu, söylemedi... Her mutluluğun şimdi sahte olduğunu öğrendi sahibi tarafından yazılmış bir tiyatro sahnesinde oynanan bir oyun gibi. Polyannasını gömdü soğuk sulara ve hiç oynanmamış bir adamı oynadı. Mutlu ve mutsuz, sıcak ve soğuk, kararlı ve kararsız.

Alicim: uyu çocuk uyuydu en sevdiği ses,çünkü rüyalarıydı yarım dünyasını tamamlayan,uçurumlar korkutmasın,korkutmasın insanlar,vur,kır,dök,parçala,say,söv,hepsi rüya,ama hazır ol uyanınca yarım bir dünya...

Ben: Başak tarlaları sürgününü veremeden, kiraz ağaçları çiçeğini açamadan, anne bebeğini doğuramadan kurumuş bir dünya... Yine de hep aynı hikaye, insan yıkardı dünyasını ona göre... Hayal etti sevdiğini başak tarlalarında, kiraz ağaçlarının diplerinde, bir bebeği şefkatle gömerken göğsüne.

Alicim: bazen mutlu bir çift gördüğünde,resmini çeker onların saklardı zihninde,kalınca yalnızlıkla baş başa,sererdi o resmi gözlerinin önüne,kazırdı erkeğin yüzünü resimden,yapıştırırdı kendi yüzünü o resime,kadın yüzünü kazımaya korkardı,yenik düşerdi başsız kalacak o gövde hissine,kadının resmi kalırdı ve işte öyle, başkasının mutluluklarından pay biçerdi kendine...

Ben: Ve sonunda anladı mutsuzluğunu. Hayallerini bir yana, mutsuzluklarını öbür yana fırlattı. Özgürleştirdi ruhunu, temiz bir "ohh" çekti. Yine de hayalini kurduğu "el ele fotografları" nı atmaya kıyamadı. Çekmecelere kilitledi hayatını. Tuttu ...fakir bir kızın elinden gitti.

O günden beri sormadı kendine geçmişini ve özlemlerini.

Sustu.

26 Ocak 2011 Çarşamba

Öyle bir koyar zaman ki!

6 kişi izah etti

Ne zamandan beri takip ediyorum kendimi, bu blogda romantik aşk hikayelerim okunmuyor. Ne zaman birilerine giydirsem tezahurata başlıyorsunuz. Henüz giydirme konusunda @siminya ve @t.u.b.a kadar olamasamda bende kendi çapımda güzel giydiririm yani, kendi kendimin farkında olan bir insanım. Neyse saçmalamadan devam edeyim, bu akşam, içeride leziz patateslerim kızarıriken ve solumda iğrenç bir film, sağımda yağmur kokusu oynaşıriken yazacağım bu yazıda, Öyle bir geçer zamankiye giydireceğim. Bol bol.
Pekala, başlayalım.
*Öyle bir geçer zamanki, malumunuz üzere en çok carolin sürtüğü temalı bir dizi. Annelerimiz ve komşu ablalarımız tarafından izleniyor ve biz genç nesillerin ömrünü tüketmek adına kurgulandı. Ben hayatımda böyle dizi görmedim. Herhalde 5 bölüm üst üste çığlık çığlığa ağladığım tek dizi budur. Etkileniyorum harbiden. 25 yaş sınırı falan getirsinler buna. Evlilikten soğudum yeminle.
*Carolin, canım sürtüğüm, yavrum benim, sen ne cenabet bir karısın öyle? Höst ulan! Hadi herifi kandırdın anladık, hadi evi baştan aşağı düzdürdün kendin gibi onuda anladık, e iyide el kadar çocuğa niye vuruyon kahpe!
Ama şimdi samimi olalım arkadaşlar. Kadın çok güzel. Hiç birimizde o kadar bacak yok. Kadın safi bacak geziyor. Saçlarına zaten ayrı bir hastayım. Gözler falanda hoş ama ağız, o ağız varya böyle bazen alıp caaaarrrttt diy ayırası geliyor insanın haklısınız. Ama kadın güzel. Güzel yani. Zaten erkeklerin beyninin yarısı sekse çalışırken, bu kadının tercih konusu olması anormal değil. Sen git yirmidört saat adamın boynuna yapış, o adam seni bırakır mı? Bırakmaz.
*Ali Kaptan, benim babama benziyor. Özellikle o sofrada rakı içişi, sanki evime mobesse kaçmış hissi uyandırıyor bana. Küçükken benide karşısına alıp annemle ablamı kötülerdi, sen onlar gibi olma tarzı birşeyler zırvalar sonra sızardı. Küçüktüm ama hatırlıyorum.
Bir taraftan, onuda yıpratan birşey olmuş olabilir yılların getirdiği stresle, bunu irdelemek lazım. Niye böyle yumuşak konuşuyorum biliyor musunuz? Bizim evde bundan birtane var, ben bizim evdeki kafasıhepgüzeli çokça irdeledim. Hatta beynimi kaybettim onu irdelemek adına. Bunlardan çok var, niye bu kadar strese giriyorsunuz ki? Bizimki bundan beter mesela, biz evde aç kalsak, bize ekmek getirmek yerine içmeye gider..
*Metecim, sana dörtlük yazdım bebişim.

**Gurban olduğum hastayım sana,
Sen okulu bırak kop gel bana,
Bizim evlerden birini hibe ediyim anana,
Sen arada uğra o yeter bana.

Harbi çocuk bu mete, bana çok benziyor. Bıçaktır, kibrittir sağlam oynuyor yani. Bende artık evin içinde sülooo kaptaaaan diye gezer oldum. Daha söylenecek birşey varmı sizce? Kuzum bu adamla evlensen ömrü billah aç kalmazsın.
*Aylin, dizideki ikinci sürtük. O ne ergen tavırlardır öyle ya! Bu kadar anana burun bükeceğine git yat o herifin altına kardeşim. Bak seni nasıl mutlu eder. Hanlar, hamamlar, saraylar.
Habire bir kapris bir tavır. Bir götükalkıklık, bir en paytak ben yürüyorum havası. Bu kızı imha ediciiimmm... Hem ne olur çocukla evlensen, birde utanmadan baban yaşındaki adama aşıksın. Ayıp ulan senin yaptığın. Benim gibi biri bile senden daha sakin atlattı ergenliğini. Habire aşna fişne nereye kadar?
*Berrin, sivilceli şey, onu çok seviyorum. Ahmet ona fazla bile aslında o sümsük görüntüsünün yanında. Ama bu akşamki bölümde gitti adamla çatır çatır sevişti, aferin kız, senden beklemezdim.
*Ahmet, ah ahmet. Ne şeker şeysin sen öyle :) Ayrıca o komünistliğin varya, o evi koruma sahnelerini ayakta alkışlayarak izledim. Vatanını çok seven insanları görmek bu herif sayesinde, beni benden geçiriyor. Sağol, varol.
*Osman, bu çocuğu seviyorum, hatta geleceğini çok parlak buluyorum reelde ama, bence çocuğun psikolojisini bozuyorlar. O kadar acı sahnesi için çok küçük. Gerçi suçun büyüğü anasında babasında.
Yine de her izlediğimde, bu çocuğun oyunculuk kariyeri müthiş olacak diyorum.
*Amcagiller ailesi, bildiğin kötüler, fazla yorum yok, boyunları kıçlarına kaçsın inşallah.
*Hasefe anne, hanımlar, umut etmeyin böyle iyi kaynanalar milyonda bir tane.
*Cemileyi sona bırakmam, onu eleştirecek olmamdan kaynaklanıyor.
Bir çok kişi cemile modeli için söylediklerime itiraz edebilir. Kızabilir hatta belki ama, haklıyım bana kalırsa.
Bir kere, adam madem böyleydi, hele o son çocuğu niye yaptın be kadın?
Bu kadınlar varya, sorunlu adamlardan vaktince cesaret edemeyip ayrılamadıkları için bu durumlara düşüyorlar. Adam bir bok olsa sana, çocuklarına el kaldırmaz. Tamam, anan baban yok, paran işin yok, ama bak götün sıkışınca herşey ne güzel oluyor değil mi?
Benim anneme hep söylediğim birşey var, sen bu adamı boşamadığın için ben aylarca tedavi gördüm, sen bu adamı boşamadığın için ben normal bir insan gibi yaşayamıyorum. Hatalarımın tek nedeni belki özgüven eksikliğim, belki gizli asosyalliğim. Bu adamlar evin direği niyetine iskele koruculuğu yaptıkları için bizim hayatlarımız hep atraksiyon.
Kızmayın.
Cemile ezik kadın olabilir, bunu kabullenmiş olabilir, ama tüm bunları olurken çocuklarını azıcık düşünseydi, en azından mete o durumda olmayabilirdi. Yada osman o kadar ezilmeyebilirdi. Cemile çocukları için o eziyete katlanıyorum travması yaşamasaydı belki daha doğru birşey yapabilirdi.
Keza hep etrafımda gördüğüm şey, kendine bakmıyorsun, çocuklarına adıyorsun vs. İyi, güzel, hoşta neden adam uzun bacaklı kadınlara kaçınca paralanıyorsun? Bunların ırkı erkek, pipi düşkünü, hemen hemen hepsi, çok azı hariç. Bunları biliyorsun, adam denizci, memleket aşıyor, cins cins, model model hatun görüyor bu adam. Sen evde öyle dolaşırsan adam kaçar, seksin iyisi ateş seni çağırıyor gibidir, sen kadınsın sürekli ihtiyaç duymayabilirsin, anaç duyguların vicdan azabı yaratır ama erkek için böyle birşey yoktur. Adam ateşe gider, vicdan azabı duymaz. Duyanıda dediğim gibi çok çok azdır. Kadınlar bunu bir türlü anlamıyor. Kadınlar seks olayını her zaman yersiz bir görev atfediyorlar. Demekki seks aslında yersiz görev değil, yapan kadın yapıyor, sonra sürtük, orospu... Yok kardeşim, o öyle değil işte. Tamam bu carolin affedilmez bir psikopat kabul, ama yatakta iyi demekki baksana vazgeçilmiyor hatundan. Biraz kendini toplasan, bu çok mu zor ya, anlayamıyorum.
Neyse... Benden bu kadar. Eleştirilerimi yapar çekilirim kenara. Bu cemile eleştirim yüzünden birileri gelp tepelemez inşallah beni :)
Haydin, yarın gece muhteşem yüzyıl hakkında konuşacağım bol bol. Onada çok yazacaklarım var.
Beni takip edin anacım...

18 Ocak 2011 Salı

Onları Hep Kekledik

12 kişi izah etti

Bugünkü yazma isteğim zamanki gibi aklıma temizlik yaparken geldi. 3 günde bir temizlik yapıyorum. Sanırım delirmeye başlıyorum. Zaten günün 14 buçuk saatini yatağında geçiren biri olarak bir odayı kirletme potansiyelim nedirki?
Grip salgınına final sınavlarımın olduğu haftada yakalanmış olmak nahoş bir duygu. Sümüklerimi çekiş sesim 50 metreden rahatça duyulurken, hayvan gibi notların arasında sınava girme telaşı ile uğraşan biriyim ben. Bu esnada bir günlük boşluğumda odama bir el atayım dedim. Gerçi grip bana hiç yaramıyor. Grip olduğum zamanlarda çok zor nefes alıyorum. Bazen bu nefes darlığından dolayı konuşmakta bile aşırı zorlandığım olabilir. Neyse bana şimdiden geçmiş olsun. Geçmeye başladı çünkü bu sabah.
Dün o garip gripli, aşırı enfeksiyonlu halimle okula gideriken kendimi yatalak hastalar gibi hissediyordum. Hatta ara ara bayılma noktasına geldiğimi hissettim. Ama maalesef 2 tane sınavım vardı. Çalışabildim mi? Eh işte... En azından kötü şeyler beklemiyorum.
Bizim popodan bacaklı aşırı aşifte eski ev arkadaşıda oralardaydı. İnsan azıcık değişir be! dedim içimden. Maalesef hiç değişmemişti. Aynı şekilde iğrençti, poposu kendisinden 5 metre arkada geliyordu. Üzüldüm ona.
Yine eski ve hiç tahammülümün olmadığı bir arkadaşla daha görüştük. Onunla eskileri yad ederken aklıma kendi yaşadıklarım ve erkekleri kötü durumlarda nasıl yakaladığım geldi aklıma. Bugün siz okuyucularımı teknik aşk ve ilişki bilgilerimle bilgilendireceğim. Ehehe!
*Bir zamanlar birlikte olduğum bahçekapım, biricik saadet timsalimi ayaküstü kekleyip önemli bir bilgi edinmiştim. Ne zamandı tam hatırlamıyorum. Ama o askere gitmeden önceydi onu anımsıyorum. Bir gece aramalarıma cevap vermiyordu. Çok sinirlenmiştim. Sırf ilgisini çekmek için bahaneden birşeyler uydurmaya karar vermiştim. Bir mesaj yolladım buna, "işte falanca bir numara aradı, bir kızdı arayan, ama tanımıyorum ses tonunu, bana senin şuanda sizin evin ordaki parkta olduğunu, kızın biriyle yiyiştiğini söyledi!" dedim. Bu beni hemen aradı, sesi dışarıdan geliyordu, belliydi yani evde olmadığı. İşte, aşkım sana yalan söylemiş her kimse, yok ben evden şimdi çıktım, kimmiş o numarayı versene, falan dedi. Sonra yanından yavşak bir kız sesi adını hitap etti önce, sonra aaşşşkkkoouummm, hadiii, kiminle konuşuyonnn yaaaeee gibi birşeyler söyledi ve benim beynim o an da aktı! Kitlendim, kitlenmem geçince telefonu suratına kapattım tabiki. Yani içsesimden gelen dürtülerim bu kadarmı tutar pes lan! dedirten bir olaydır bu kumrall tarihine geçen. Belki ben o bahaneyi uydurmasam, o akşam mal gibi aldatıldığımı hiç hissetmeyecektim. Sonraki zamanlarda bey efendinin buna bulduğu bahane, boşluktaydım, ondan yaptım oldu. Yuh dediğini duyar gibiyim :)
*Geçenlerde tüm hızımla çıkıp, terkettiğim yada etmek zorunda kaldığım adamla yine bir kaç gün içinde yaşadığım trajikomik deneyimdir bu yazacaklarım. Sevgilisiyle el ele gördüm hafta sonu. O kadar komikti ki anlatamam. Önce kızı farketmişimki, ay ne çirkin kız be diye içimden geçirirken birden yanındaki kazmayı görmemle zınk diye yutkunmam bir oldu. Allahım bari benden güzelini bul dimi. Bu erkekleri anlamak mümkün değil. Daha çirkin kızları daha güzel ve bakımlı kızlara tercih etmeleri tabiki onların tercihleri, saygı duymalıyız. Ben kıza bakarken benim yarmacanda beni farketmiş. Pis pis bakıyordu acaba selam verirmiyim, birşey yaparmıyım gibilerinden. Titrediğini bile hissettim o kadar mesafeden. Bende maksat kıllık ya anasını satayım, arkadaşa dönüp göz ucuyla bizim çifti işaret ettim. Kız benim onları işaret ettiğimi farketti tabi. Bak canım, dedim. Şu çocuk varya, iri yarı olan hani, heh işte ben o çocukla çıkarken, o çocuk o yanındaki kızla çıkıyordu. Bunlarıda aynı şekilde bağıra bağıra falan söylüyorum ama, allahtanda ortalık tenha yoksa şehrin yarısına rezil rüsvayım öyle merkez biryerdeyiz yani. Kız bunu duydu, sevgilisine döndü, baktım benim yarmacana, amanın bir panik oldu bu, hani söylediğimde yalan değil, benleyken o kızla barışma aşamasındaydı. Bizimkide o kadar ciddi bir ilişki değildi aslına bakarsan. Zaten maksad kıllık olsun.
Umarım ayırmayı başarmışımdır. Hiç gelemem ben mutsuzken mutlu olan eski sevgiliye.
*Bir kızı kandırmak istiyorsanız ona vurun, o kız sizden asla kopamaz olayı bir gerçektir.
Hemcinsimi asla anlamadım ben. Ya ben farklıyım, yada etrafımdaki kadınlar aptal. İkiside olası olabilir henüz çözemedim.
Hatunun biri kadın sitesinde bas bas bağırıyor. Sevgilim beni dövüyor, ölümüne vuruyor, bazen yüzüm gözüm şişiyor ama ben ondan ayrılamıyorum diye...
Herkes üzülüyor, akıllar veriliyor, candan, yürekten sözler serpiştiriliyor, ama kadında hala inadına ben ona hasta aşığım, ayrılamam postları...İnsanlar sinirleniyor, bazıları kadına bağırıyor falan yok... Bir zaman sonra kadın itiraf ediyor, dövüldüğüm esnada bu çok hoşuma gidiyor diyor, hatta daha açık bir şekilde, sanki orgazm oluyormuşçasına zevk alıyorum bundan diyor. Ve ekliyor, sonrasında çok pişman oluyorum. Bir azaba dönüşüyor, ondan nefret etmeye başlıyorum diyor. Ve başlık imha ediliyor forum yetkilileri tarafından. Ortalık gerçekten manyak dolu arkadaşlar.
*Her erkek çok zeki olduğunu zanneder.
Evet bu cümleme hastayım. Gerektiğinde uyutmadığım tek bir erkek yok gibi. Babamdan sevgilime kadar kademeli olarak tüm erkekleri bir sefer bile olsa kandırdığım oldu. Mesela, pazara gidiyorum diye sevgilimin yanına, akrabama gidiyorum diye kankamın yanına gittiğim olmuştur. Bazende babama pazara gidiyorum, sevgilime akrabama gidiyorum diye erkek kankalarımla gezmeye kaçmışlığım olmuştur. Hiç yakalanmadığımı da eklersem tam olur herhalde. Biliyorum erkekler şu durumda, lan lanet karı, bizim hemcinsimiz sana güvenmiş, sen onların güvenlerinin içine etmişsin diyebilirler. Bende cevaben, nikahlısımıyım ulan, benimde bir hayatım var, herşeye karışmasaydı gerçekleri oda bilirdi diyebilirim. Yaparım bunu.
Bugünlük yeter herhalde değilmi? :)
Şimdi ben usulcana arkeoloji çalışmaya gitmek istiyorum sevgili okur. Sonra bir başka onları hep kekledik hikayelerimle sana dönerim. Sevgiyle ve şefkatle kal...

11 Ocak 2011 Salı

Ali Şahin'den Beyaz Duvar - Dinlenesi bir keşif

0 kişi izah etti
Evet, uykusuz ve erken kalkılmış bir günden tüm blogger halkına merhaba. Gözlerim ekranı zor görüyor. Ama ben araştırma ve soruşturmalarıma yeni bir şey ekledim, bunu burada, siz beni okuyanlarla paylaşmak istedim.
Trt avaz tvde Aynadan Yansıyanlar adında bir tv programı yayınlanır, mutlaka denk gelmişsinizdir. 2 sene evvelinde Ali Şahin arkadaşımız, programa şarkı sözü gönderiyor. Ve sürpriz bir biçimde bu şarkı sözü besteleniyor. Besteleyen ise, Erhan Güleryüz.
Önce şarkıya bakalım... Sonra size Ali beyin anlattığı, şarkının çıkış noktasını, gönderilişini ve sonrasını anlatacağım. Ben severek dinleyeceğinizden eminim.



Bu mudur? Bence budur. Ben şarkıyı 2 sene önce dinlemiştim. O zamanlar programın kayıtlarınada ulaşılabiliniyordu fakat 2 gündür aramama rağmen, Aynadan Yansıyanların 29. haftası eksik.
Söz yazarımız Ali Şahin'le şarkının çıkış noktasını konuştuk, kendisi bir çok yere şarkı sözlerini göndermiş. Fakat tek çıkışı bu olmuş. Belki bundan sonra daha iyi işler yapar diye düşünüyorum ama bu konuda sanatçılarında duyarlılık göstermesi gerek. Bu tarz güzel şeyler yapan çok fazla genç insan var nitekim.
Ali arkadaşımız anlattı ben dinledim.
Şarkıyı bir anda çıkartmış, bir gün internet kafede öylesine takılırken arkadaşıyla hadi gönderelim birşeyler demişler ve göndermişler bu sözleri. Erhan Güleryüz'ün gözüne çarpmış ve bestelemiş.
Şarkının tanımı için şöyle diyor ali, duvarlar sessizdir, sırrını istediğin gibi anlatabilirsin onlara, vefasız dostların gibi elevermezler seni, derdine derman olamazlar belki ama seni sonsuza değin dinleyebilirler... İster onlarla dedikodu yap, ister en büyük acılarını yan, yinede farketmez. Belki duvarların en acımasız yönü soğuk olmalarıdır kim bilir?
Hepimize biraz acı gelmez mi aslında? Evimiz kireç kokar, belki izbedir, karanlık ve yalnız olmayı seçmişizdir. O ev ve o beyaz duvarlar nelerimize şahit olmamıştır ki? İnsanlara anlatmaya çekindiğimiz sorunlarımızı, gizlediğimiz gözyaşlarımızı...
Bir an küçük bir çocuk düşledim şarkıyı dinlerken. Oda kapısının sertçe kapanışı, ışığın kayboluşu ve yatağın kenarına çökmüş, ağlayan minicik bir çocuk....
Kalplerimiz, insanlara olan güvensizliğimizin sonucunda, çocukluktan gelen mutsuzluk ve gizli hıçkırıklarımızın paranoyak sendromlarına tutulmuş durumda. Kalplerimiz o beyaz ve soğuk duvarlara benziyor...
Şarkının en sevdiğim bölümü, "Bunca zaman yalnız sana açtım kalbimi, Ne yazıkki sonunda, kalbim sana benzedi" kısmı oldu. Bu kısım bana benziyor, kesinlikle...Benimde kalbim sonunda duvarlara benzedi...

Gelelim, program esnasında söz yazarımızın yaşadıklarına.
2008 yılında yayınlanan Aynadan Yansıyanların 29. haftası bölümünde Ali Şahin ile canlı yayın bağlantısı kuruyor Erhan baba :) Ali hala konuşmaların büyük kısmını hatırlamıyor. Erhan'dan bugünün anısına kalacak herhangi birşey istiyor. Erhan'da ona, program için yapacağı kasette bu şarkıya yer vereceğine dair bir söz veriyor. Fakat albüm teknik aksaklıklar, anlaşmazlıklar yüzünden çıkmıyor.Güzel bir gelişme, söz bestelenmiş sonuçta ve bence bıkılmadan dinlenecek bir parça olmuş. Umarım ilerleyen yıllarda bu şarkıyı Erhan'ın albümlerinden dinleyebiliriz.

İşte böyle sevgili okur. Ben müzik konusunda çok seçiciyim. Öyle herşeyi patır kütür dinleyemem. Ama bunu tuttum. Sizde tutun :)
Şimdi şarkıyı bilgisayarınızdada dinleyebilmeniz için size güzel bir indirme linkide vereceğim. İyi dinlemeler...

Buradan İndirebilirsiniz.

8 Ocak 2011 Cumartesi

Saflığımla her türlü barışığım*

6 kişi izah etti

*Bir an önce paranoyalarımdan kurtulmam gerek!
Bunun anlamı nedir sayın okurum? Şöyle açıklayayım. Bir süredir doğalgaz kombimiz nedensiz bir şekilde geç ateşlemeden kaynaklanan, bomba etkisine sahip bir ses çıkarıyor. Buna mukabil, ben bir süredir mutfağa giremiyorum. Girsemde hemen çıkıyorum.
Geçenlerde akşamüstü travmam hat safhalara ulaşınca, babam eve doğalgaz tamirlerine bakan bir çocuk yolladı. Çocuk, çocuk değil mübarek taşşşş.... Allahım o nasıl benim tarzım bir herif anlatamam. Neyse ablam olacak psikolojik manyak, beni sürekli mutfağa yolluyor, azıcık adamın karşısına çık, işte görün falan diye... Güya beni ona ayarlayacak ayak üstü. Kurban olurum. Taş gibi adam. Bi kendime bi adama bakıyorum. İkimizi yan yana düşününce libidolarıma kurban oluyorum. Adam sorunumuzu halledip gitti belli bir süre sonra. Annem adamın evli olduğunu söyledi!! Çocuğuda varmış. Allah belasını versin kaderimin.
Bu arada soba üç gün patlamadı, dördüncü gün yine eski haline geçti. Mutfak bana dar, ben mutfağa geniş... Her kombi çalıştığında aha şimdi ölücez lan! sirenlerim çalmaya başlıyor. Son zamanlarda aşırı paranoyak ve takıntılı oldum. Nedenini bilmiyorum ama bu kadar şeyin içinde çok normal galiba.

*Alışverişten nefret eden tek kadınım.
Geçenlerde annem, ablam, ben üçlüsü anatoliuma gittik. 3-5 ünlü mağazayı birleştirmişler, al sana çılgınlık sahası. O kadar kadını başka yerde, aynı tavırlar içinde görmeniz mümkün değil. Kocalardaki surat ifadesi hep aynı. Hepsi titriyor. Ya alalım hayatım derlerse diye.
İkeaya bittim ama. O ne rezil biryer öyle! İç mimarlık ölecek bunlar yüzünden. Ucuz gel gel reklamları tamamen palavra. Bir kıçıkırık banyo dolabına 1500 lira verilirmi? Ben vermem abi! Evi komple değiştirsen 100 bin liradan aşağı çıkamazsın ordan. Bi yatak gördüm 5 bin lira. Bide yatak ufacık. Ben tek başıma çift kişilik yatağa sığamıyorum lan! Tabi birde içine şerit yol yapmışlar. Girişten girip 3 kilometre yürümeden çıkamıyorsun. Maksad herşeyi gör! Göremiyorumki. Herşey çok basit. Bildiğin yatak, dolap falan... Bir sandalye 500 lira. Şaka gibiler. Tabi anamla sevgili ablam bol bol baktılar. Tam iki saat dolaştık. Hiç birşey almadan çıktık.
Yemek yiyelim dedik, iyi güzel. Köfte aldık. Aaaa pardon! Onlar küçük, sevimli, şekermi şeker 10 adet köfteciklerdi. İşletmeci basmış soyayı basmış soyayı, abicim o ne rezalet birşey öyle! Verdiğim 7 liraya lanet ettim. Karnın doyuyor ama, kimyasallarla doyuyorsun resmen.
Sonra leroy merlini gezdik. Nispeten daha ucuz ve daha iyiydi. En azından çıkışı aramıyorsun.
Neyse, bunlar alışveriş tuzağı mirim. Düşme bunlara.
Ablamla asla ve asla alışverişe çıkılmaz. Ben ne kadar sinirimi saçımdan çıkarıyorsam, oda banknotlardan çıkarıyor. İnsan herşeye tek tek bakar mı? O bakar. Baktıda. Belki elli kere gördüğü nesneyi tekrar hayretle izledi. Çok sevindi falan. Eğer biryerde, iricene, sarı saçlı, yanında kendisine benzeyen genç ve evli bir tip görüyorsan, ve o evli tip herşeye bakarken, o sarışın saf, arkada sıkılgan bir tavırla dikiliyorsa, o kız benim! Hemen gel sarıl bana, beni ordan kurtar. Ne olursun!
Yarın sinemaya gideceğiz birlikte. Bakalım neler olacak...

*Bu gece Burcu'mla uzun bir sohbette bulunduk. Geçen sene yaşadıklarım yüzünden adımın nasıl çıktığını anlattı bana. Şaşırdım, üzüldüm, biraz kızdım kendime.
Geçmişi silmenin tek yolu geçmişi terk etmek değil, geçmişe sırıtabilmektir. "Hassieee len geçmiş zirzopu" diyebilmektir dostum.
Bunu anladım bugün. Geçmişimi terk edemiyorum ben. Geçmişimdeki hatalarla yaşamaya alışıyorum yavaş yavaş.
Benden size günün armağanı, amanın minnoş :)

2 Ocak 2011 Pazar

2011(in) bana böyle girdi(si)

6 kişi izah etti

Bakınız girdi, boş sayfa, bembeyaz tertemiz oooohhh meaşallah meaşallah...
Sana bu yazıyı aşık olmak istediğim seksilikte olan tiziano ferro olacak soyu kurumayasıca herifi dinleyerekten şettiriyorum. Hey adamım! Bu akşam burada iki farklı 2011in ilk girdisinden bahsedeceğim... Evet seninde tahmin ettiğin gibi az önce film izledim, çok pis formumdayım.
2011e girdik, oda bize girdi. Kutlandı, kutsandı. Televizyonlarda tacizsel görüntüler izledik, ülkenin yarısı kadınları suçladı, işte baldırını bacağını açmış gezerse erkek tabi huylanır, gecenin bir yarısı kadın kısmının sokaklarda işi ne vs. vs.. Diğer yarısıda feminizm altında kırmençolara bol bol beddua etti, -boyun posun devrilsin, tipe bak tipe ahlaksız herif- nidaları ile... Ben iki kesime de girmiyorum maalesef.
İlk sözüm karşı cinsim olacak öküzleredir... Be mallar! Be salaklar! İki bacak görünce neden libidolarınız tavan yapıyor sizin hı? Biz elimize tesbihleri alıp yolda belde sizin kıçınızı mıncıklasak hoşunuza gider mi? Siz bizden daha güçsüz olsanız mesela... Sizi 50 kadın hayyydaaaa diye sıkıştırsakta siz bir bok yiyemeseniz? Hani böyle size tecavüz etsek bir kaç kişi birden, aynı zamanda dövsek, şiddet uygulasak, yüzünüzü gözünüzü dağıtsak? Lan hayvanoğlu hayvanlar! Siz o kadınların peşinden 50 kişi giden hayvanlar! Abazasınız olum! Allah canımı alsın abazanın önde gidenisiniz... Faaliyet olmadığı için sizin elinize kolunuza vuruyor. Mekanizma çalışmıyor ne halt etsin dimi, her gördüğünüz hatuna yalanıyorsunuz. Hepiniz televizyondaydınız, bütün kadınların midesi bulandı sizden. Lanetlendiniz, gari siz karı marı bulamazsınız. İyi oldu, hiç bir baba size kız vermeyecek, verenler geri alacak... Canıma değsin!
İkinci sözüm hemcinslerime...
Yavrularım, sizde bu hayvanların varlığını mademki biliyosunuz, yahu ne işiniz var taksimde... Hayır, ha taksimde girdin, ha doğru dürüst bir mekanda girdin, ha arkadaşının evinde, ha kendi evinde girdin... Ne farkediyor? Taksime, onca öküzün arasına girince ne değişiyor? Eğlence daha mı iyi orada sanki... Ne kadar çulsuz varsa üşüşüyor işte kardeşim gitmeyin...
Dünyanın boku çıktı hayırlı olsun cümlemize...
Bu işin en görünen tarafı... Yapılan zamlara falan girmiyorum, ekonomiyle henüz işim yok ama duyunca en ana avratlısından sövdüm zaten yinelemenin bir anlamı yok.
İşin ben nasıl girdim kısmı berbattı bu sene gerçekten. Ben yılbaşı olayına biraz takıntılıyım. Eğlenmek hoşuma gidiyor yılbaşlarında... Hani hayatımda hiç doğum günümü kutlamamışımdır ama yılbaşını kutlayasım geliyor... Öyle özel bir durumum var...
İki senedir kop kop yapıp 3üncü sene evde babasının rakı içişini izleyen biri olarak kendimi ve babamı lanetliyorum. Tanrı hepimizi korusun yavrularım!
Gece diye birşey olmadı, bir zaman silsilesiydi benim için. Ablamlar yeğenimi bize bırakıp kopmaya gittiler. Biz küçümen çükürdek aile, hafız annem, alkolik babam, sevimli yeğen... Gündüzden balon falan alıp şişirdim çocuk eğlensin diye... Akşam üstü accık yüzüme gözüme birşeyler sürdüm, ruh gibiydim zira... Sonrası malum, çekirdek, kola, cips... Facebookta anlık bunalım güncellemeleri... Evde oturan kankalarla muhabbet, sohbet.
2011in ilk dakikalarına böyleydi benim için.
00.00 da koştur koştur terasa fırladım. Bir dal sigara, havaii fişekleri izledim. Bursa sisliydi çok. Fişekler zaten daha bi duman yapıyor. Yandaki 15-16 yaş grubundaki gençlik, komşu çocukları terasta ses sistemi eşliğinde apaçi dansı yaptılar. Bu şarkıya rağmen ağlayabildim evet... Yalnız bir yeni yıl. Sevdiklerim ve sevenlerim olmadan... Tek başıma...
Öyle işte...
Gay sevgilim hikayesini anlatmadım sana değil mi ben?
O ayrı bir şok zaten... Hadi bir kuple onuda anlatayım... Pek hakkında uzun bir yazı yazacak durumda değilim ama, (aha ne çok şey yazmamışım, çok boşluyorum burayı ben) çok boktan bir senaryo zaten. Gay arkadaşımın gay sandığım arkadaşı, bana yazdı. Benim sayemde yıllardır aradığı özünü buldu ama ben onda istediğim kroluğu bulamadım. Türümün son örneğiyim ben, bana ne kadar iyi davranılırsa ben o kadar itiyorum erkekleri. Aşk dediğin şeyde kavga olur, bağırma çağırma olur, şiddet olur aşkta, bunda sadece aşk vardı adı üstünde. Adam öyle anlayışlı çıktıki anlatamam. Nerdeyse, aldatsam, -olsun aşkım nolcak, bir hatadır, geldi geçti- diyecek. Bildiğin kılıbık! Gelemiyorum ben böyle kıskanılmama olaylarına. Beni deli gibi kıskanmayacaksa ne işim var değil mi? 2 hafta süren macera, yani macerada değil, gez toz muhabbeti... Bitti gitti... Adam benden ayrılıp bulgaristana gitti. Bir damla gözyaşım, bir damla hüznüm olmadı.
Yılbaşı gecesi, herkes uyuyana kadar hala aynıydı... Basit bir geceydi. 2 suları ev halkı derin bir uykuya gömülünce içimdeki sarışın kumral ortaya çıktı!
Babamın yarım bıraktığı rakı şişesinden sert bir duble yaptım buzlu buzlu. Normalde alkol almam yasak benim. İlaç kullanıyorum, tedavi sürecindeyim. (ölmeyeceğim merak etme) Lakin ilaç oldukça ağır olduğundan alkol yasak. Mesela gebe falanda kalamıyorum :) (artık onuda horozlardan mı yapçam, anlamadım) Öyle aptal bir ilaç işte neyse, yasağı çiğnedim ve hala ölmedim gerçi. Yaptım rakımı, biraz peynir kestim, odamı kitledim, net başına doğruca tabi.. Hüzünlü falan değilim ama, normalim. Bir kaç yudum almamla başım döndü. Uzun zamandır içkiyle aram yok, kavga etmiş gibiyiz, ben onun üstüne gittikçe başımı döndürüyor. O arada baktım benim hayvan kılıklı bahçekapısı eski sevgilim online. Tam gözüm onun online durumundaydı ki telefonum çalmaya başladı. Bulgaristan kodlu bir numara arıyor. Dedim kesin benim F.B.Y hatta... (gay olan sevgilim, allahım tabire bak ya, napıyorum ben, biri cimcirsin beni:)) Telefon ısrarla çalmaya devam edince mecburen açtım. Diyalog süperdi.
-Naber yavrum?
-Hı, hö? Efendim? Yavrum mu? Ben nereden senin yavrun oluyorum çok afedersin?
-Seviyorum laaaaaaaan! (Kocaman bir nara)
-İyi seversin, ne içtin sen?
-Quozo içtim... Löp löp götürdüm beyaz peynirleri...
-Bok iç F.
-Baeekkk baeeekkk... Sana resim gönderdim, bedenini söyle sana o gelinliği alıcam...
"Hönk kaldım tabi... Kulaklığa alıp mesajlarıma girdim hemen... Karşımda gelinlik resmi böyle kabarık kabarık..."
-İnşallah bindiğin uçak sınıra çakılsın seni dingil... Bitti ooolummm bitti... Siz erkekler hep böylesiniz işte, sabah sorsam hatırlamazsın!
Pattt telefon surata...
Hakikaten dün sabah bu hikayeyi hatırlamıyormuş, ortak bir arkadaşımıza sordurdum.
Her neyse, telefonuda kapadım kökten. Döndüm messenger'ıma... Benim parçala behçet oracıkta duruyor. Hatta ben telefondayken yazmış bile..
Bütün gece bana benden sonra aşık olduğu kızı anlattı. Şöyle sarışınmış, böyle mavi gözlüymüş, öyle güzelmiş, şöyle tatlıymış. Kız buna, benim ona yaşatamadığım herşeyi yaşatmış. Ama gel görki biladerim, allahın sopası yok. Hep beddualarımda, allah böyle en güzelini versin ama gursağında kalsın demiştim. Öyle de olmuş... Çünkü kız bundan büyükmüş?! Bu benim eski sevgililerimde bir damla beyin yok. Kız ayrıca tek başında yaşıyormuş(tekrar!?)!? Ailesine sık sık gidip gelmiyormuş. Bildiğin sürtük işte.Ama bizim krocan kadın dediğim sürtüğe bastıra bastıra kız demeye devam etti. Madem ilişkiye girmedin, nerden biliyosun beyinsiz?
Kız bunla gezmiş tozmuş kısacası, bir güzelde duygularını kullanmış, sonra ailem senle evlenmeme müsade etmiyor, benden küçüksün olmaz bu iş demiş, fırt diye komuş tekmeyi. Ona göreyse, biz olgun insanlarız (sen değilsin küçük sürtük) iması, biz büyüdük, yeşerdik, aklımız başımıza, bacaklarımız totoşumuza girdi havası, hiç üzülmeden ayrılmışlar. Bi kere bi kız üzülmeden ayrılıyorsa, bağıra bağıra kullandım seni amele! demektir bu. Öyle kadın üzülmeden ayrılmaz yani. Gözüne bakınca, seviyorsa bir damla yaş görürsün. Yoksa sizin olgunuz biz! ayaklarınız bize sökmez.
Eski sevgilim salak zaten. Harbi salak. Çok zeki olduğunu sanıyor. Arkasında it sürüsünü çifte telli oynattım ruhu duymadı ama her yanıma gelişinde ayağını denk al, yurttan çıkarsan duyarım ben derdi. Ben her gece başka biryerdeydim değil ruhu, parmakucu bile duymadı. Erkekler! Siz kadınlara ahkam kestikçe, kadınlar daha çok iş güzarlık yapıyor. Bence biraz rahat bırakın hatunlarınızı. Ve benden size tavsiye, hep yanlarında olun, sevginize doysunlar. Yoksa çok ağlarsınız.
Tabi bu bahçekapısı kılıklı salak, anlattıkça duygularım depreşti. Birde içki içince hepten bir büyük içmiş gibi oldum. Hayatımın en dertli gecesini yaşadım.Anlattığı şeylerin yarısı bizimde birlikte yaşadığımız şeylerdi. Tabi kızın rahatlığı bana herşeyi anlattı. Vermemiş ama her bokuda yemiş duygusallık adı altında. İlk defa üstüme koklanan gülü küçümsedim sürtüklüğü ile.
Rakı güzeldi ama... :)
2011 bana böyle girdi, bakalım ilerleyen günlerde bu 2011 deyyusu bana neler geçirecek...