Dikkat! Bu sayfadaki tüm girdiler turkcell ve isbankası aracılığı ile şahsıma sağlanmış e-imza ile korunmaktadır.

Beni koruyun!

Beni Koruyun

25 Mayıs 2008 Pazar

Yol arkadaşım...

0 kişi izah etti

Dizi sevmem...Hatta hiç öyle oturup, bir elimde çekirdek, öbür elimde çayla izlemişliğim yoktur...Bir gençlik dizisi var, kavak yelleri....Sadece fırsat buldukça onu izlerim internetten o kadar...
Eh bizim hatunlar hiç birşeyi kaçırmıyorlar :)
Ablamın sürekli söylediği "yol arkadaşım" dizisine internetten bir bakayım dedim...Çağan ırmak'ın yaptığı bu dizi, ki kendisine hastayımdır, çok hoşuma gitti ve koyuldum izlemeye...
Hikayesinden çıkarılacak çok şey var açıkçası...
İnsan gider...Gitmeyi seçer...Şehri sonsuza kadar terketmek ister....Ama neden? Biraz durup düşünmek gerekiyor...
Aldatılmışsınızdır...Hayatta tutunduğunuz, tutunmaya çalıştığınız bütün insanlar size oyun oynamıştır...Bir yol arkadaşınız varsa gitmek zor olur...Ama başarmak daha kolaydır....
Ya yol arkadaşınız yoksa...?
Ya bu hayatta tamamen yalnızsanız...
Ya artık durulmuyorsa buralarda...
Acı değilmi? Tek başınıza kocaman bir hayata savaş açacaksınız...
Defalarca gitmeyi deneyen biri olarak söylüyorum...Alışmak, alışmaya çalışmak, savaşmak hayatla, gerçekten zor...
Sonunda geri dönüyorsunuz ait olduğunuz yere...
Çünkü çok iyi biliyorsunuz tek başınıza yapamayacağınızı...
Gerçekten yürekli olmak gerekiyor bu noktada...
Kokusunu taşıdığınız, sarılıp bütün huzurunuzu, yada huzursuzluğunuzu paylaşabileceğiniz biri yoksa....denemeyin....
Bırakın hayat sizi boğsun...Yada dikilin hayatın karşısına bütün gücünüzle...Elbette vardır bunu yapabilecek birileri...
Özetle, giderken gözlerinizi raylara dikip, tir tir titreyip, içiniz geride kalmışsa dönün...Devam etmeyin o yola...
Kendinize acı çektirmeyin...
Yapılabilecek fazla birşey yoktur...
Gitseniz bile dönersiniz.........

23 Mayıs 2008 Cuma

Sende gel....

0 kişi izah etti



Camların arkasında gece ve kar
Beyaz karanlıkta parlayan raylar
Umutsuz çaresiz sallanan eller
Kavuşulmamayı anlatıyorlar

Upuzun bir istasyon aslında hayat......Raylar yüreğe battımı çare olmaz merhemler.......
Gidişlerin dönüşleri yok....Ya varsa, ya dönerse diye beklersin...Bekler durursun...
Düşünürsün.............
"Bensiz gecelerin kazaları varmı acaba?" dersin...Umutsuzca......
Herşey çok ortalama bir seyirde sürüp giderken....Ya vazgeçmelisin..çekip giderek, yada durup sonsuz bir sevişme oyununu içinden içinden hissederek oynamalısın........
Damarlarından akan kanı gerçekten hissederek yaşıyorsan şu kısa hayatta....biliyorsan can yaktığını ve yinede tutkunsan....gerisi unutmaya kalmış bir boşluk olmuşsa....boşver....zaten hayatta kalmıştır tek taraflı sevişmeler......
Kim derdiki gömerek gidilir.....
Başımın üstünde dönme ne olur....Çok zor geliyor...
Hani bir veda busesi kalsa geriye...Yıllarca dudaklarımda izi kalsa....İçimi hep acıtsa...İnanki üzülmezdim....Gururla birleşik taşırdım ölene kadar......
Yalnızlığımı vurma yüzüme ne olur....Doğuştan şanssızım...
Şimdi son kez seni ezber etmeye çalışıyorum....
Gözlerini, dudaklarını, yüzündeki her çizgiyi......Tek tek.......
Unutmamak adına vereceğim savaştaki tek kahraman olarak yalnızca seni.......
Oysa ben unutmazdım hiçbir yüzü...Oysa ne kadarda hayat doluydum......Herkesin oynadığı sahnede, yalnızlık rolü verildi bana....
Şimdi sokaklar boş...Serin bir rüzgar var....
Küçücük şehrimin küçük insanlarının yattığı sokaklar onlar...
Akasya kokuları yayılır bu saatlerde taa pencereme kadar...
Sen bilmezsin...Akasya kokusunda sevişmek çok güzeldir..
Kaderim yazmış bunu bana...Oynanan bir oyunun tek parçasıyım ben...Terk edilmiş tek bir parça...
Sen görmedin....
Görmeni isterdim....
Selam duran, eğilen, yanaklarımdan öpen kiraz ağaçlarının sevgi dolu serinlikleri var buralarda...
Boşalmış bir şehir var....
Kilometrelerce uzaklardan gelen denizin sinsi kokusunu duyuyorum...
Sen bilmezsin......
Bilmeni isterdim inan.....
Herşeyini tanımak isterdim..Her hücreni....Her uzvunu....
Kaderim müsade etmiyor.....
Senin kalbini sızlatıyorsa satırlarım....Hala benimsin.......
Son hataların yoktur telafi lüksü...
Ben son sigaramı o sessiz ve uzun istasyonlarda yakıp...Bütün gücümle gidiyorum....
Sende gel...En azından iz olarak gel....Yok şikayetim.......


21 Mayıs 2008 Çarşamba

İyi geceler şehir....

0 kişi izah etti
Ve şafakların söküşü...
Ne mükemmeldir gökyüzü...Ne kadar uyumlu renklerdir onlar....
Tek başına biten gecenin sabahında pencereden şafağı izlersin...
İki kişilik bir aşka bir üçüncüyü zorla sığdırıp, sonra şafağın derin anlamlarına inat, bilinmez bir sürgüne gönderirsin yüreğini...
Kokusunu tanımadığın bir adamla aynı koltukta oturup, bir şafaktan öbür şafağa uzanan derin sessizliği dinlersin...
Başından geçmiş herşeyi düşünüp, yitirdiklerin için canın acır....Ama nafile...
Defalarca herşeyi peşinde bırakıp önüne bakmayı hedeflerken....Bir bakarsın imkansız bir noktada takılmıştır ayağın...
Geri dönmek istemiyorummmm.....
....diye bağırdığında,
....duymayanlara inat,
....yeniden...yeniden...yenidenn....
Eziyet olduğunu bilerek sevmeler....Deli divane....
Sonra karşındaki o kadar pervasızki.....Bazen çıldırasın gelsede.....
Aşk değildir..Sevda hiç değildir..........
Tutkun olmaktır.........
Alakasız birine, alakasız şekillerde.........
Ah kalbim........Ben sana ne yaptımda beni bu şekilde ödüllendiriyorsun sen (!)
Şimdi ne yapacağını bilmeyen kalbim, hiç kimsesiz, hiç bir karşılık beklemeden kendini açıp, öylesine bekliyor işte...
Biz nereye gideceğimizi bilmiyoruz...Kime sığınalımda huzurlu uykular uyuyalım...
Sığındıklarımızın aklı beş karış havada..yada...çok yaralı.........
Yanımıza kalan, hayran sevdamız işte......
İyi geceler sessiz şehir....
Hala aşkı yaşayan biri olduğu için şükret ve lütfen yarın sabah dök kendini bana sessiz istasyonlarından....
Sevmek zorsa...imkansızda olsa........Biz sevmek yolunda gidenlerdeniz.....
İyi geceler şehir..
Sevdiğimi rahat bir uykuda bırakması için, acılarını dindirmesi için diğer şehre dua eden bir kalp atıyor burada...

12 Mayıs 2008 Pazartesi

Bahar akşamları...

0 kişi izah etti

Hasretim.......
Geceler gündüzlere katıştırıldı...Bir bağın bozumu gibi ince ince işlendi yürekte...
Eskiden böyle huzursuz değildi bahar akşamları...
İnce ege türküleri dinlenirdi...Mis gibi çaylar içilirdi...
Güneş batınca bir telaş sarardı ev halkını...
Herkes nefes alabileceği bir yerde toplanırdı...
Şimdi her birimiz başka yerlerde....
Bizi kopartan, çayımızı ocakta mahzun bırakan, bizi savuran, bağımlısı olduğumuz sigaranın bile tadını alıp götüren şey, her neyse işte...
Yüzümüzü yemeklerde bile göremez olduk...3 kere sofra kuruluyor artık hanemizde...Lokmalarımız boğazımıza diziliyor...
Birbirimizi dinleseydik keşke...Sanırım tek mantık, başına buyrukluk bu olsa gerek...
Sonunda biz bile birbirimizden bıktık...
Herkesin konuştuğu bir dil oldu...
Birimiz sözle anlattık...Öbürümüz sertliğimizle...Bir diğerimiz her sıkıştığında satırlarına kaçtı....
Hepimiz konuşabiliyorduk oysaki...
Bahar ayında yaprak döküyoruz...
Birimiz şişelerle dertleşiyor...Öbürümüz sabah bindiği metronun raylarıyla...Bir diğerimiz evin duvarlarıyla...
Herkes yoluna koydu hayatınıda....
Nerde biz...Biz nerdeyiz...?
Yargılanmak ağırdır...Konuştuğu dille yargılanmak çok daha ağır...
Herkes hayallerinin peşinden koşuyor, öyle veya böyle...
Kendime sordum...Cevabı alamadım...
Çokmu kötü hayallerinin peşine düşmek...Bunun yüzünden insanlardan kopmak...
İçim hayır dedi ama...
Kimse kulak asmıyor be arkadaş...
Herkesin amacı sadece hayata tutunmak olmuş...
Bir kuru soğanlada doyuyor mide..Ziyafete gerek yok...
Mutlu olamadıktan sonra, yediğin dana eti bile midene oturur!!!

4 Mayıs 2008 Pazar

Ben sana hep.....

0 kişi izah etti


Deli yaşanmışlıkların gölgesine kurulan milyonlarca, şirret, kalabalık ayinlerin ihtiraslarındayım...
Hani ne zaman sıyırcaktır beyin bilinmez ya...
Seni ilk kez görüyorum...Hani ilk kez dokunuyorum ya avuçlarının içindeki karanlıklara...
Bırakmak herşeyi bütünü ile ardıma..Ve sevebilsem keşke inadına...
İçim ürperiyor...
İçimde kocaman, koskocaman bir dünya var...
Kanıma girdi yılanım...Yine..Yeniden...
Kahretsin...
Herşeye hazırdım...İnan herşeye...
Şimdi düştüğüm şeyin karanlığından sıyrılmaya çalışıyorum...
Bir fırtınadır gidiyor...Tatlı bir fırtına...
Azılı düşmandır hayat bana, sen bilmezsin...
Vurmaya yer arar..Vurduğunda karşımda kahkaha atar...
Anlat bana beni hadi...Anlatta kurtulsun benin bendeki saçma fırtınası..Biraz güneş görsün içim...
Seviyorum...Hayır aşığım...Hangisini tercih ederdin...
Ya adardım kendimi geçmişi silip..Yada sadece bakşına hasta kalırdım...
Karar verdim...
Ya oynarım bu oyunu karar verip, yada çeker giderim...
Biraz asabiyim..Biraz kırık...
Ama bilki ben sana hep...Neyse boşver....